13 Kasım 2020 Cuma

mevzu: sarımsak

Sarımsak turp gibi ucuz değildir. Öyle toprağa tohumunu savurup yirmi gün sonra hasat edemezsin. Hemen açmaz kendini, nelerden hoşlanır neleri sevmez iyi bileceksin. Yazın diğer sebzeler için hava durumunu takip ettiğininiden haberdardır, kışın o bahçedeyken havaya bakmazsan küser. Battaniyesini iyi örteceksin. Sıcak için değil ha! Soğuk tutsun diye çünkü soğuğu sever kendileri amma rüzgar ve kardan pek hazzetmez. Başka hiç bir sebzeyi evde iki ay bakıp, bir de bahçede altı ay kovalamazsın. Gübresi farklıdır, öyle standard gübreyle günü kurtaramazsın. Hasattan sonra da bakacaksın. Kurutulmak ister, ama güneşi sevmezmiş kendileri. Onu bile kendi seçer. Aslında uğraştırması görünürdedir, yalnızca ilgi ister. Yoksa böceklerin, otların, kötü havanın da tek başına üstesinden gelmesini de bilir. Kaparsan sarımsağın gönlünü öyle güzel ödüllendirir ki, her yemekte iyi ki ekmişim dersin.

Nazlıdır sözün özü. Herhalde ondan seviyorum.

Bizim sarımsaklar iki çeşit. Boynu bükükler (soft neck) ve dik duranlar (hard neck).

Boynu bükük olanların ortasında sopası/dalı yok. Devrilirler zamanla. Dişleri de ufaktır. Eskiden hep bunlar vardı pazarlarda marketlerde. Sonra iri dişleriyle dikkat çeken dik sarımsaklar geldi. Pazarcılar boynu bükükleri örüp satarken, bunların dördünü beşini paketleyip satıyorlar. Her ikisini de severim sevmesine de kimse beni tencere başında ufak dişlerle uğraşıyorken hayal etmesin. Dik duranları soyması da daha rahat. Tek sorun dik duran cinsi bizim iklimi pek sevmiyor olması. Daha soğuk yerleri tercih ediyor.

Mutfakta vakit geçirenler arasında biri daha acı, diğerinin tadı yok muhabbeti hep döner. Toprağınız kuvvetliyse aralarında tad farkı olmuyor.

Boynu bükükü sarımsaklar (soft neck) diğerine kıyasla o kadar zorlamaz insanı. Hava çok soğuk olmasa da diş verir, büyümesi için de daha az yer ister. Ben daha nazlı olan dik duran sarımsakları yetiştirmeyi seviyorum. Öyle ki geçen sene 450-500 baş hasat ettim (takribi 35 kg yaş ağırlığı vardı). Bu yıl durumu biraz abartmış olabilirim. 1200 diş ektim. Herkes benden sarımsak istiyor, ondan. Dik duran sarımsağı tercih etme sebebim ise çok basit, dişleri daha iri, temizlemesi yemek yapması daha rahat oluyor. Boynu bükük olanlar kadar dayanmıyor olabilir, daha çok yer de istiyor olabilir.

Ufak bir uyarı: Bahçemde yalnızca dik duran sarımsak ektiğim için, bundan sonra yazdıklarımda her sarımsak dik duran sarımsaktır efendim.

Her yıl aşağı yukarı aynı işlemleri takip ediyorum. O sırada anlatayım.

Ağustos ayı gibi büyükçe bir leğeni ya da plastik bir kutuyu gözüme kestiriyorum. Bu leğen buzdolabına girecek. Geçen yıldan kalan en büyük dişli başları bu leğene dolduruluyorum. Hastalık olmayan dişleri seçmeye özen göstermekte fayda var. Kat kat beyaz kağıtlarla kaplı olmayan sarımsaklar da uzun süre dayanmıyor. Üstündeki kağıdı yırtık, az ya da olmayan sarımsakları da diğer tez vakitte yemekte kullanılacak ekibine transfer ediyorum. Altına üstüne kalın bir tabaka peçete koyarak nem-küf işini kolayca çözebilirsiniz. Leğen hınca hınç dolmadıysa marketten bulduğum ucuz ama sağlıklı sarımsaklarla ekibi takviye ediyorum.  Bizim evde sarımsağı çok ekmişsin diye bir endişemiz olmuyor. Daha şubat ayını kendi sarımsaklarımızla geçmek nasip olmadı. İçi kilo kilo sarımsak dolu bu leğeni buzdolabının normal kısmına koyuyorum ve buzdolabında takribi 2-2,5 ay dinleniyor. Amacım sarımsakları kandırmak. Sansınlar ki kış gelmiş.

Şayet sarımsakları buzdolabına koymazsanız ektiğinizde çimlenmesi vakit alıyor. Bu bir. Kış da soğuk geçmezse, sarımsaklar bir acayip büyüyor ve tek diş kalıyor. Bu da iki. Öyle diş diş koca bir baş elde etmek yerine, kocaman (2-3 diş boyutunda) soğan gibi bir şey ortaya çıkıyor. Sarımsakların iri ve diş diş baş vermesi için güzel bir kış geçmesi şart. İstanbulun kışı hiç belli olmadığından (bazı yıllar yarım metre kar yağıyor, bazı yıllar da ocak ayında tshirtle dolaşıyorum) bu işi garantiye almakta fayda var. Kışları soğuk geçmeyen yerlerde bile olsanız, mesela Antalya, sarımsağı buzdolabında iki ay süreyle kandırırsanız iyi bir hasat yapabilirsiniz. Florida'da öyle yapıyorlar => -Growing Garlic Bulbs in Florida (Some Say It Can’t Be Done)- Kar yağacağından eminseniz bu numarayı yapmaya gerek yok, hatta yapmayın. Kar yapmadan önce ekmeniz kafi. Erken ekilirse kar uzun narin filizleri kırıp dondurabiliyor. Sarımsak pes etmez, kökten inadına sürecektir, ama rekoltesi az olacaktır.

Şimdi baktım da sarımsak nötr ya da nötre yakın hafif asidik toprakları seviyormuş (6-7 ph). Bana bakmayın pH mevzusu esasında önemli bir konu. Toprağın pH'ı doğru değilse bitki topraktan besinleri, mineralleri alamıyor. Alamıyor almasına da, organik tarım/permakültür/regeneratif/no-dig/do nothing yani kimysal tarım hariç herhangi bir yöntemle bahçenize bakıyorsanız öyle aman aman bir konu değil bu. Toprağın canlı olması fazlasıyla yeterli. Organik maddenin artması (kabaca siyah bir renk kazanması, orman toprağı gibi kokması) pH'ı dengeliyor. Toprak sağlıklıysa, düşük pH isteyen likapa (blueberry) ile daha yüksek ph isteyen kuşkonmaz gibi sebzeleri/meyveleri yan yana yetiştirebilirsiniz. Kabaca pH'ı düşürmek için kükürt, yükseltmek için kireç kullanılıyormuş. Gerisi biraz fazla detay. Merak eden baksın :)

Sarımsağı ekeceğin yerdeki toprağın yüzeyinde su birikmemeli, iyice derine gidebilmeli. Fazla da kuvvetli olmamalı, yani sarımsak için yatağa hayvan gübresi/kompost eklemenize gerek yok. Azotça yüksek gübre eklerseniz (hayvan gübresi, tavuk gübresi, balık unu gibi) -ki ben nedense yapıyorum- sarımsaklar çıldırıyor. Kompostu yüzeye sermek yerine toprakla karıştırırsanız da aynı şey olabilir. Bu çıldırma anında toprak altında her diş bağımsızlığını ilan ediyor ve diş kalacaklarına baş gibi davranıyor. Onlar da ayrıca büyüyor, çoğalmaya çalışıyor. Bizler ise tek bir sarımsaktan fışkıran 4-5 bazen 10 adet sap görüyoruz. Hasat zamanı 4-5 ay bile dayanmayan, aşırı iri başlı ya da birden çok başlı acayip bir şey ortaya çıkıyor. Bunları ya direkt mutfağa, ya da buzdolabı ekibine transfer etmeli. Bu sarımsaklara çılgın sarımsak diyordum ben, sonra öğrendim ki meğerse adı cadı süpürgesiymiş (witches broom). Aynı hata şayet sarımsaklar büyürken hava saçmalarsa da oluyor imiş. Benim ekip buzdolabında iki ay tatil yaptıkları ve battaniyeleri de kalın olduğu için havalardan cadılık etmediler; ama gübreyi fazla kaçırdığımda hiç affetmiyorlar, hemen çıldırıyorlar. Allahtan sarımsağı çok tüketiyoruz.

"Eee, olur mu öyle şey, toprağa bir şey katmayacak mıyız?" diyorsanız, katın efendim, sizi tutan mı var. Azotu düşük olsun sadece. Kemik unu mesela. Toprak drenajı artsın diye perlit ya da vermikülit de koyabilirsiniz. Toprağınız killiyse toprağa alçı- alçı taşı katabilirsiniz. Alçı bu naz niyaz şeyi iyi yetiştirmenin ikinci püf noktası. Bence en ilginci.

Hiç merak ettiniz mi Kastamonu- Taşköprü sarımsağı niye ünlü. Tek ünlü o değilmiş, koçovası sarımsağı da varmış. Açıklayayım. Öncelikle oralarda kışları soğuk oluyor. Biz bu meseleyi sarımsakları buzdolabında ağırlayarak hallettiydik. Diğeri de her iki bölgenin de Anadoludaki yanardağlarının küllerinin döküldüğü, biriktiği alanlar olması. Toprak mineralce zengin ve kükürdü bol. Sarımsağa tadını veren de şeyler de (allicin, ajonene vs, wikide yazıyor) hep kükürt bileşenleri. Denklem basit, toprakta kükürt var, sarımsağın tadı keskin. Kükürt az, sarımsak meh. Düz mantık gaza basıp toprağa kükürt katsak mı? Hiiiç katmayalım. Doğrudan kükürt eklersen toprağa, toprak asitleşiyor. Çare alçı! Alçı ya da alçı taşı hem kükürt hem de kalsiyum içeriyor, toprağın phını değiştirmiyor. Toz halini nalburdan temin edebilirsiniz. Kalsiyum kısmı kili parçalamaya yarıyor. toprağa granit, bazalt tozu gibi volkanik taşların tozunu eklerseniz toprağın daha dengeli bir şekilde mineralce dengeye ulaşmasını sağlayabilirsiniz. Türkiye'de kaya (granit gibi) tozu satılıyor mu peki? Yok. Elimizde yalnızca alçı var. Toprağı bazik olan/ph'ı yüksek -karstik bölgelerde yaşayan- derbeder insanlar alçı yerine kükürt kullanırlarsa bir taşla iki kuş vurmuş olurlar, hem pH dengelenir hem de kükürt eklemiş olursunuz. O bölgelerde zaten haddinden fazla kalsiyum var. Malesef karstik toprak başlı başına bir dert ve sadece kükürt kurtaramayabilirsiniz. Allah kolaylık versin.

Benim toprağım daha toprak olamadığı için (taş kaya içinde sebze yetiştiriyorum) her ekimden önce her yatağa çeyrek yoğurt kabı yarasa gübresi serpiyorum. Ben sonuçlardan memnumun ama kararı size bırakıyorum.

Sarımsağı hep ekim sonu kasım ayı başında ekiyorum İstanbulda. Dalgalanmaları sevmiyor ya sarımsak, o tarihlerden sonra pek ısınmıyor havalar. Battaniyesi de örtülü olduğu için ufak dalgalanmalar pek etki etmiyor. Mesela İzmir'de olsaydım daha ileri bir tarihte ekerdim.

Ekiyorken hep en büyük dişleri ekin. Sivri tarafı yukarı gelecek. Çok derine ekmenize gerek yok, kendi kadar ya da az biraz daha derine ekebilirsiniz. 300-400'den daha çok baş diş ekecekseniz bir çeşit dipper yapmakta fayda var. Öyle benimki gibi karmaşık bir şey olmasına gerek yok. Toprakta 10 tane delik açsın yeter. Ufak cılız dişleri başka bir yatağa dip dibe 3-5 cm arayla ekip taze sarımsak yetiştirebilirsiniz. İlkbaharda hastalanmıyorsam muhtemelen bundandır. Tavsiyedir.


 Ekiyorken aralarında ne kadar mesafe bırakmalı? 2018'de bu soruya kafayı takmıştım. Her yatağa farklı mesafelerde ektim, kimine gübre verdim kimine vermedim. Detaylara boğulmadan; Ben az alana ekeyim, çok alayım, boyutu önemli değil diyorsanız 10-12 cm arayla dikin. Bunaların dişleri biraz küçük olacak, baş ebatları da düzensiz. Bir kısmı büyükçe bir kısmı yenmeyecek kadar küçük olabilir. Boyutu güzel olsun, hepsi takribi aynı boyutlarda olsun, dişleri de marketten aldığımız kadar olsun diyorsanız, metrakarede 250-300 gram daha az sarımsak alacağınızı bilerek 15 cm arayla ekin. Benim en sevdiğim sarımsak, taze sarımsağın tepesini kesip biraz tuz biraz da kekik koyup fırında pişen, ekmeğe sürüp yediğim diyorsanız (ki bu ben oluyorum); 30 cm arayla ekin. Risk alıp basın gübreyi. Yumruğunuzdan büyük başları olacak. Diğerlerine kıyasla en az rekolte bunda, ama değer. Ben bu sene fırınlıklar hariç tüm iri dişleri 15 cm arayla ektim. Araları muntazam olsun diye bir alet de yaptım - üstteki resimdeki "şey", yani dipper. Abartıp alet yapmaya ya da cetvelle ekmeye gerek yok esasında. Sarımsak ekmeden önce avucunuzu açıp parmak uçları arasındaki mesafeleri ölçün. Ekiyorken, artık hangi ikisi arası 15 cm ise, o iki parmağınızla ölçerek ekin. Bu şekilde 10-15 tane ekin, geri kalanı için göz kararı fazlasıyla yeterli olacaktır.

***2021 sezonu sonrası güncelleme. 15 cm yeterli ancak yeriniz varsa 20 cm arayla ekin. bir aksilik olsa bile dişler iri kalıyor bu şekilde***


Taze sarımsak yetiştireceseniz, baş sarımsak için ayırdığınız dişlerden arta kalan ufak dişleri kullanabilirsiniz. Aslında micro-yeşillik yetiştirmekten pek de bir farkı yok. Toprağın güçlü olup olmaması hiç önemli değil, günde 4-5 saat güneş görüp görmemesi de. 4-5 cm arayla ekebilirsiniz. Sapının - beyaz kısmının- uzun olmasıını istiyorsanız ya daha derin ekin ya da yüzeyi kalınca bir battaniye tabakasıyla örtün. Kalın dediğime bakmayın, 10 cm fazla fazla yeter. Kasım ayında ekerseniz şubat sonu- mart başı toplamaya başlayabilirsiniz. Taze sarımsağı istediğiniz zaman ekebilirsiniz. Yazın ekecekseniz, diğer sebzelerin gölgesinde kalmasına dikkat edin. Şimdiden afiyet olsun.

Sarımsak sıcaklık dalgasını sevmiyor. Yabani otlarla kendi başına başa çıkmada da zorlanıyor. Malç bu iki probleminde çözümü. Çoğumuz toprak yaratmaya kalanımız da toprağı terbiye etmeye çabaladığı için bu iyi haber. Peki nelerle örtmeli? Akla ilk gelenler saman ve güz yaprakları. İkisi de bu iş için ideal olsalar da dikkat edilmesi gereken noktalar var. Yurt dışında saman üretiminde yoğun olarak ot öldürücüler kullanılıyor. Bu sene risk alıp 1-2 metrekarede deniyorum. Umarım sıkıntı yaratmaz çünkü ilaçlı saman örtülen sebze yatakları 4-5 yıl bu ilaçlardan arınmıyor ve sebze yetiştirilemiyormuş. Çözüm de olmadığı için, mevcut yatakları bozup toprağı çöpe atmışlar. Bu ot öldürücünün yonca üretiminde kullanıldığını duymadığımdan bir balya da kuru yonca aldım. Diğer yatakta da o var. Sonuçları buradan paylaşacağım. Güz yaprakları bu iş için biçilmiş kaftan, ama sarımsak aralardan güneşe uzanırken zorlanabiliyor. Ya yaprakları çim biçme makinesiyle iyice kıyacaksınız ya da yaprakları sarımsaklar 10 cm boya ulaştıktan sonra aralarına sereceksiniz. Sarımsak filizleri kıyılmış yaprak katmanını delip geçmede hiç sıkıntı yaşamıyor. Bir diğer seçenek yataklardan söktüğünüz yaz sebzeleri: patlıcan, biber, domates. Makasla 20-25 cm boylarda kesip yatağın üzerine serebilirsiniz. Halihazırda kompostunuz varsa, kalın olmamak şartıyla o da bir seçenek. Talaş ya da dal öğütüğünün kullanıldığını görmedim. 4-5 yaşında "back-to-eden" tarzında bir bahçeniz yoksa şansınızı denemenizi tavsiye etmem. Örttüğünüz battaniyenin kalınlığı kıyılmış yaprakta 5-8 cm, kompostta 4-5 cm, kıyılmamış güz yaprağında 5-10 cm, samanda ise 10 cm'i geçmese iyi olur. Sarımsağın üzerini battaniyeyle örtmek toprağa verebileceğiniz en güzel hediye. Bu yıl öğrendim ki birine hediye vereceksen, ona en yakın olduğunu düşündüğün zaman vermeliymişsin. Günü geldiğinde nasıl olsa veririm dersen bir daha şansın olamıyormuş. O yüzden ötelemeyin sarımsağın hediyesini verin gitsin; battaniyesini ekimden hemen sonra örtün derim.

Sarımsakları ektikten sonra gübre vermenize aslında hiç gerek yok, hele de toprağınız kuvvetliyse. Ben toprak yaratmaya çalışıyorum, yoğun tarım yapıyorum, sarımsaktan önce/sonra da toprağa yükleneceğim ya da baş ebadı benim için çok önemli diyorsanız, sarımsak kökü büyümeye başlayıncaya kadar (genelde nisan) ocak ayından itibaren bir ay arayla çevresine yarasa gübresi serpebilirsiniz. Bu işlemi yağmur yağmadan önce yaparsanız sulama derdi de olmaz. Azotça kuvvetli gübreler kullanmamanız ve gübreyi fazla kaçırmamanız önemli - witches broom hikayesi.

Sarımsaklar nisan ayına kadar büyüyecekler, sapları ince kalabilirler de 2 hatta 3 parmak kalınlığında pırasalara dönüşebilirler. İnce olanlar baş vermeyecek sanmayın, her ikisi de baş bağlıyor. Haliyle sapı kalın olanın başı daha büyük oluyor. Sarımsaklar nisan ayı gibi yeteri kadar büyüdüğünü fark edecek ve kök çevirmeye başlayacaktır. Bu dönemde kökler kuru kalmasın, çiçek başı verirse kırın da gücü çiçeğe gitmesin. Baş çevirmeye başladıktan sonra gübre vermeyi kesinlikle kesmelisiniz. En çok 2-3 günde bir sarımsakların çiçek saplarını kırmayı da ihmal etmeyin, hem yemeklere salatalara katabileceğiniz enfes bir tat kazanmış olursunuz, hem de başları daha iri olur. Beş günden sonra koparsanız da bir yararı olmaz. Bir de kök çevirmeden önceki evrede sarımsağı rüzgardan ve soğuktan korursanız başlar daha da büyük oluyormuş. Redgardens'da öyle yapmışlar, buyrun:  Epic Garlic Harvest . Bence fazladan iş çıkarmaya gerek yok. Zaten kışın yataklar boş kalıyor, iki sıra daha ekersiniz, olur biter.


Havanın durumuna bağlı olarak mayıs sonu, haziran başı gibi alt yapraklar bir bir sararmaya başlayacak. En alt 3 yaprak sararınca sarımsaklarınızı sökmeye başlayabilirsiniz. Bu aşamada sonra baş büyümesi yavaşlıyor. 4-5 yaprağın sararmasını da tercih edebilirsiniz elbette, ama toprakta fazla bekletmeyin sarımsağı. Bu aşamadan sonra sarımsağı koruyan beyaz katmanlar "kağıtlar" bozulmaya, yok olmaya başlıyor. Bu da raf ömrünü kısaltıyor. Mayıs-haziran ayları bahçe işlerinin en yoğun olduğu zaman olacağı için çok da hassas olamazsınız isteseniz de. Gene de siz bu ayrıntıya dikkat etmeye çalışın.

Sarımsak hastalıkları çeşit çeşit. Saymakla bitmez. Saymaya da gerek yok hani. Ektiğiniz dişler küflü, ezilmiş, fazla yumuşak olmasın yeterli. Bilhassa marketten gümüş renkli küfü olanları hiç almayın, evinize sokmayın. Başka bir şey yapmaya bence gerek yok.  Yaprakları ıslanırsa sarı pas olabilir, başka hastalıklar da olabilir. Toprakta bir sıkıntı yoksa tek başına hepsinin üstesinden gelecektir. Diğer tüm sebzelerde olduğu gibi seneye aynı yere dikmemeye özen gösterin. Topraktan sökerken boynundan tutup çekmeyin, önce kürekle ya da dişli bel ile alttan toprağı gevşetin ki topraktan rahat çıksın. Vurmayın, ezmeyin, yığmayın. Nazik olun. İlgi gösterin :)

Rüzgarlı, doğrudan güneş alamayan bir yerde bırakın kurusunlar. Kururken başları aşağıda, yaprakları yukarıda olmalı. 20-30'unu bir demek halinde yaprak uçlarından bağlayıp asabilirsiniz. No till dünyasından Jesse sapları 5-10 cm'den kesin, uğraşmayın diyor. Bilmiyorum, bir denemek görmek lazım. Harvesting and Curing Garlic

Ağustos ayı gelince başa dönüyoruz :)


Blog yeni, ondan biraz geç kaldı bu mevzu yazısı. Havalar bu sene ılık geçiyor, şanslısınız, vakti daha geçmedi, hala toprağa ekebilirsiniz. İşi garantiye almak için buzdolabı numarasını şimdi yapıp ocak sonu gibi de ekebilirsiniz. Haziran sonu temmuz başı gibi hazır olacaklar.

Not: Bu diyarlardan olan herkes sarımsağın sadece yemekte kullanılmadığını çok iyi bilir. Saça, yaraya, hastalığa, tansiyona, egzamaya vb iyi geldiği hep söylenir. Hatta kimileri daha da ileri gidip basura da iyi geldiğini iddia ediyor. Permakültür dünyasında bu konuda denemeler yapılmasa da çeşit çeşit yerlerde kullanılır sarımsak; tavuklara ilaç, akar kovucu, kene kovucu, böcek kafa karıştırıcı gibi. O konulara tek tek girmek daha iyi olur kanımca.