15 Kasım 2020 Pazar

kasım 2020 - ikinci hafta

Bu sene nasıl başladıysa öyle devam ediyor. Ben de bahçeye çıkıp iki kazma sallasam mı dedim, buz buuzz! Üstüm başım çamur olmadan eve dönmezdim aslında ama bu seneki yirmi birinci cenazeden sonra içimden gelmedi bir şeyler yapmak. Zaten iki haftada bir cenaze oluyor. Zorlamak istemedim. Bugün bir bardak sıcak kahveyle bahçeyi dolaştım, kuşları seyrettim. Nefes aldım. Yağmurlu günlere en çok kahve kokusu yakışıyor.

Yağmur toplama sistemi mük-kem-mel çalışıyor. İyi ki kurmuşum vaktinde. Gökten su topluyorum daha ne isteyeyim. 

Lahanagiller - brokoli, karnabahar, turp gibi- amansız bir savaş veriyor sümüklüböceklere ve tırtıllara karşı. Evet tırtıllara! Kasım ayında tırtıl olur muymuş? Olurmuş. Onu da bu sene öğrendik. Kayda geçen en sıcak eylül ve ekim aylarından sonra şaşırmamalı. Ah şu kelebekler! Lahanagilleri delik deşik görünce insanın içinden kelebekleri karşısına alıp, bir bir fırça çekesi geliyor: "Siz hayırdır!? Kar yağacak, hala üreme derdindesiniz! Biraz karıncalardan, ateşböceklerinden feyz alın!" Laftan anlamayacaklarını çok iyi bildiğim için tırtıllar balık arkadaşlarını görmeye gittiler. Salyangozları da boş araziye tatile çıkarmaya az kaldı. Akıllılık edip brokoli ve karnabahara bulaşmamışlar, turp yapraklarına dadanmışlar. Yesinler yapraklarını. Kale'a dadanmasınlar yeter.

Kale'ın durumu hiç iç açıcı değil. Çalışmıyor. Amacım bu sene tohum alıp seneye daha çok ekmekti. Haline bakılırsa -o da şanslıysam- 4-5 tanesi belki tohuma kalır. Gökkuşağı pazı da ondan iyi değil. Yerli türü üçüncü kez biçtim, bunların boyu 10 cm etmez. Onlardan da tohum almak zor olacak.

Bu sene halinden en mutlu olan kesinlikle sarımsak! Bir ay önden gidiyorlar. Geçen hafta övdüm diye herhalde.

Zıplayan soğan ekibi (egyptian walking onions) sarımsakları yakalamaya çalışıyor. Karantina döneminde mevcut soğan yatağını bozduğum için bu sene taze/yeşil soğan hasadı yok malesef. 

Sebzeleri yazdım yazmasına ama bu hafta mahşette mantar ve el aletleri var. Mantar derken fırında pişen güveç mantardan bahsetmiyorum. Saksıda mantar yetiştirdim. Meraktan bir saksı komposta mantar sporu aşılamıştık yaz başında. Havanın yağışlı olmasını bekliyormuş, yeni verdi. Saksıda mantar! Öyle marketten satın aldıklarımızdan değil, farklı tip ve renklerde mantarlar fışkırmış saksıdan (mikoriza mantarlarından sermiştik). Salyangoz dönemine denk gelmesi büyük şansızlık. Salyongozlar rahat bırakmamış her tarafını kemirmiş. Herkes birbirine çiçek hediye ediyor, saksıda mantar hediye etsek güzel olmaz mıydı? Çok mutlu olacak bir kaçını tanıyorum. Saksı toprağına mantar aşılı olsa, çiçek diplerinden onlar da çıksa, mesela?  :)

Türkiye'de olmayan, bulunmayan, yurt dışından getirmenin aşırı pahalı olacağı sayısız bahçe aleti var.  Bunların çoğu tekrar tekrar yapılan işleri çok daha verimli yapmayı sağlayan aletler. Seeder (tohum ekici) bunlardan biri. Kabası -ek parçaları hariç- 500 dolar. Kargo ve gümrük hariç! Türkiyedeki organik üreticilerin neredeyse tamamının traktör kullanmaya devam etmesinin, yatak yerine sıra ekim yapmasının başlıca nedeni de bu. Seeder'lara vereceği parayla 2 sene işçi çalıştırabiliyor. Bir başka örnek de "mevzu: sarımsak"taki dipper. Yurtdışındaki fiyatı 350 dolar. Fideler arası mesafenin ne kadar önemli olduğunu niyahet kafama dank edince resimdekini tasarlamıştım. İngilizcede "to dip" batırmak/sokmak anlamına geliyor. Türkçesi herhalde batırgan olurdu (bataklık da demekmiş batırgan. Bundan böyle iki anlamı olsun). Batırgan/dipper seçili mesafede toprakta ideal derinlikte konik izler/delikler bırakarak işi o kadar hızlandırıyor ki, saatte binlerce diş/fide ekmek mümkün hale geliyor. Ekmekten daha çok sarımsağı/fideyi/tohumu deliğin içine bırakıyorsun/atıyorsun. Bu prototipi geliştirmek bana biraz pahalıya patladı yalan olmasın, ama seri üretime geçince çok daha ucuza çıkacağından eminim. Aslında tasarımın o kadar karmaşık olmasıına gerek yok. Ben 5 farklı aralık ve derinlik için tek bir batırgan tasarladım. Pahalı dediğime de bakmayın: 10-15 kg yaş sarımsak fiyatına, saatte 2000-2500 diş eken bir alet bu. Bir-iki günde maliyetini karşılıyor. Neyse reklamını daha sonra yaparız :) Bunun gibi daha bir sürü alet var. Türkiye'de market üretiminin yaygınlaşması ve verimin artması için bunun gibi aletlerin halihazırda temin edilebilir ve yaygın olması gerekli. Kur oranları sağolsun, yurt dışından bırak satın almayı bir tane örnek getirmek bile neredeyse imkansız. İlk bakışta -benim gibi- hobi bahçesi olanların (200-300 metrekareden az) bu aletlere ihtiyacı olmamalı gibi durabilir. Altı üstü 500 sarımsak, 100-150 fide domates, patlıcan vs. Peki tüm haftasonunu yabani ot sökerek ya da eğik bükük halde fide ekerek geçirmek mi istersin, yoksa iki saatte tüm işleri bitirip keyif kahvesi içmek mi? Toprak işi uzun soluklu bir hobi. Benim başıma geldiği gibi her şeyin üst üste geldiği zamanlarda bahçeyle ilgilenecek zamanı nereden bulacaksın? Çocuğun olabilir, hastan olabilir, başka başka ihtimaller. Misal bu sene doktora ve dramlar üst üste gelince haftada 2 saatten fazla ayıramaz hale geldim. Ya haftada 2 saatte 200 metrekare bahçeyi ekip biçmeyi mümkün kılan aletleri temin edecektim ya da vazgeçecektim. Ya da kendim tasarlayacaktım! Mühendisim ya, ben yaparım dedim. Tasarımlar tamam, hatta birkaçının prototiplerini deniyorum. Doktora tezinden vakit bulup kalan prototipleri üretebilirsem sonuçları buradan paylaşacağım. Seeder'ı üretmek vakit alacak, nasıl olsa içlerindeki en karmaşık, en hassas olanı o. Yaz başından önce üretirsem yaz sebzelerini onunla ekebilirim. Bakalım..

Komşum hediye olarak safran getirdi geçen ay. Çok güzelmiş çiçeği

Bu sarı gül de ilk kez çiçek açtı. 

 
 
Taze sarımsak is loading :)