24 Ocak 2021 Pazar

mevzu: odun yatağı 2 - ne koymalı ne koymamalı

Sayısız yöntemden odun yatağını seçtiniz ve kazmayı elinize aldınız. Eee neler gömeceksiniz? 

Permakültürle ilgilenmeye başladığım ilk günlerde bu soru sorulmazdı. Sepp ne yaptıysa birebir aynısı yapmaya çalışırdık. Elbette onun dediği gibi olmadı, her yerde çalışmadı. İklim farklı, malzemeler farklı, şekiller farklı. Farklı farklı yataklar yapıldı, farklı farklı sonuçlar alındı. Permies'deki hügelkültür başlığında 13750 başlık var. Özetledim bir kısmını buraya.

Niyet önemli odun yatağı yaparken. Orijinalinde odun yatağının birincil amacı sebze yetiştirmek değil, toprak yaratmak. Drenaj problemini çözmek için olur, toprak su tutması için olur, toprak verimini artırmak için olur. Siz sebze yetiştireceğim deseniz de esas amaç hep budur. Özellikle sebze yetiştirmek için bu yatakları yapan yok mu o 13750 başlık içinde? Var hem de tonla. Hatta neredeyse hepsi. Onlar işin pratiğini bulmuşlar elbette, yoksa niye yazsınlar. 

Şimdi odun yatağı malzemelerini sınıflandıralım da taşlar yerine otursun. Kompost yapan herkes iyi bilir: yeşiller, kahverengiler.. Onun gibi. Toprak var, odun ve dallar var ve diğerleri var. 3 kısım. Diğerleri dediğimde -komposttaki gibi- daha çok azotça zengin malzemeler kastettildiği için onlara yeşil malzemeler dedim. Komposttaki yeşilin aynısı değil.

 Nedir bu yeşil malzemeler? Şöyle:

  • Mutfak atıkları,
  • Pazar, manav vs atıkları,
  • kahve telvesi, çay posası, arpa posası, küspeler vs,
  • Ahır, ağıl, kümes'in altına serilen her şey,
  • Gübre, at, eşek, lama, koyun, sığır, manda, kanatlılar, köpek vs,
  • Et, kemik, hayvan atıkları (ölü hayvan vs),
  • Deniz yosunu (yıkanmış) gibi.
bahçeden yabani otlar, sarmaşıklar

Kompost kurallarına burada da önemli. Nasıl kompostta büyük parçaları (ölü tavuk gibi) kompostun derinlerine koyuyorsak, odun yatağında da bunların yüzeye yakın olmamasına dikkat ediyoruz. Kompostta ideal yeşil malzeme oranı var, üstüne çıkarsanız kompost kokuyor altına düşerseniz kompost pişmiyor. Odun yataklarında bol miktarda odun ve toprak olduğu için bu kokma durumu olmuyor, ama yataklar içindeki yeşil miktarına bağlı olarak verimi farklı olacaktır. Tıpkı topraktaki gibi. Hadi onları da üçe ayıralım:

  • Zengin odun yatağı: Diyelim ki ahırı temizlediniz ya da Starbucks'da sağlam kahve telvesi vurgunu yaptınız ya da ilk amacınız bol bol ürün almak. O zaman zengin odun yatağı yapmalı.  Bu yatakları yapıyorken odunları arasına kahve telvesi ya da gübre serpiştirmeyi unutmayın. Hatta doldurun. Boşluk kalmasın. Yatağın son katmanlarını da bol gübreli yapın. Yatakları her yıl 5-10 cm kompost, yeşili bol malç (kuru saman değil, çimen gibi) ya da deniz yosunuyla örtün. Bu yataklar standart odun yataklarından daha çok sebze yatağı-compost yığını gibi davranacak, öyle verim verecek. Bir bakıma lazanya yatağı gibi. Ancak içindeki odunlar bereketin kaçmasını büyük çapta engellerken, onların da çürümesi hızlanacak. Azotça bol malzemeler karbonca zengin malzemelerle gömülü olduğu için, yataklar daha hızlı olgunlaşacak. 6-7 ay içinde tam olarak olgunlaşması gayet mümkün.  
ilk katmanda aralar kahve telvesiyle dolduruluyor
           Azot miktarı fazla ve başlarda daha denge sağlanmadığından bitkiler fazla hızlı büyüyebilir - yaprak biti problemi yaşayabilirsiniz. Bunu engellemek için yatağı yaparken en son katmanda toprağı bir tık bol koyun, kalın olsun. Yataklar ilk iki yıl ısı yatağı (hot bed) gibi davranabilir (ısı yatağı: kompost çürürken ısınıyor biliyorsunuz. Isı yatağında sebzeler sıcak kompostun üstüne serilen toprağa ya da saksılara ekilip naylonla -sera, kutu gibi - örtülüyor. Bu şekilde kompostun sıcaklığı hapsoluyor ve kışın kar yağarken bile tohumdan fide çıkarma, tropik bitki yetiştirme şansınız oluyor). Zengin yataklar ömürlerini 5-6 yıl içinde tamamlar, gübreli zengin toprak yığını haline gelir. Bu yatakları yapanlar en çok yatakların kokması ya da fare vb. çekmesinden şikayet etmiş. Dediğim gibi son toprak tabakasını kalınca yaparsanız bu dertler olmuyor. Unutmadan ekleyeyim, evet gene kat kat yapacaksınız. Yoğun miktarda ekip biçeceğiniz için, zaten ilk yıldan sulamaya başlıyorsunuz. İlk yıl mısır, bal kabağı, domates gibi besini bol seven sebzeleri ekin. 
son katmanda kahve telvesi ve tarihi çok geçmiş köpek maması
  • Standart yatak -Normali:  Elinizde doğru oranlarda malzeme var. Her şey tarife uygun yapılıyor. Bu yatakların kendine gelmesi 2-3 yıl alabiliyor. Bu yatağın bir miktar oturması, yazı geçirecek kadar su tutabilmesi ve odunların çürüyerek toprağa dönüşmesi demek. Standart yatakta zengin yataktaki gibi taa en derinden yüzeye kadar yeşil malzeme yığmadığınız için son katmanı zengince yapanız iyi olur. O son katmandaki zenginlik sebzelerin büyümesini sağlar iken, içten içe odunlar da toprağın iyileşmesini sağlayacak. Sebze ekecekseniz illa zengin yatak yapmanıza gerek yok. Standart yataklarda da sebze yetiştiriliyor. Sadece o son katmanı zengin tutmayı unutmayın ve malç ile kaplayın. İlk iki sene sulama yapmanız gerekecektir, en güzeli damla sulama. Adam boyu yüksekliğindeki yatakların ömrü 7-8 yıl. 
standart yatakta odun, yeşillik, toprak
  • Fakir - verimsiz yataklar. Diyelim ki budama yaptınız, çalı çırpı vs. Bunları öğütecek zamanınız  olmayabilir, makine olmayabilir ya da uğraşmak istemiyorsunuz. Biokömür insanı uğraştırıyor. O dallar yanabilir, hastalıklı olabilir. Yok edilmesi gerekiyor. Bir yandan da toprağınızı iyileştirmek istiyorsunuz. Bu durumlarda fakir odun yatağı yapabilirsiniz. Odun vs.'nin üstünü doğrudan toprakla örtmeniz yeterli. İçinde yeşil malzeme çok olmadığından çürümesi vakit alacak. Alsın, ne dert olacak. Amaç seze yetiştirmek değil; amaç bir çeşit geri dönüşüm. Fakir yatakları üstünkörü yaparsanız, içinde boşluklar, tüneller olacak şekilde, ideal yaban hayat "oteline" dönüşecek. Önce sıçanlar, fareler, tarla fareleri vb yuva yapacak ve 6 ay geçmeden tilki, avcı kuşlar bu yığını keşfedecek. İstanbul'un orta yerinde tilki olduğunu bu şekilde öğrendim ben. Bahçenizde permakültürün gerçek etkisini görmek istiyorsanız mutlaka böyle bir yatak yapın. Bu yatakları malç ile örtmenize gerek yok, ama bana kalırsa örtün. Hayat bulsun.

Toprak konusuna değinmiştim. Yüzey toprağı var koyu renkli, hayat dolu olan. Daha az yaşam olan, muhtemelen sıkışmış daha derindeki toprak. Genel prensip şu üstteki üstte, alttaki altta kalacak.

Odun konusuna gelecek olursak... O konuda çalışmalar devam ediyor :) Yataklarda kesinlikle kullanmayacağınız şeyler boyanmış, empiriye edilmiş, çivili tahtalar, osbler vs. İçlerindeki maddelerin toprağa geçmesini istemezsiniz. Topraktan bitkiye, oradan da size. Gerek yok. Çiviyi de mümkün oldukça bahçenizden uzak tutun. Bir şeyler inşaa etmek istiyorsanız elbette kullanın, ama gömmeyin. İnşaatçıyım ben, o gömülü çivilerin neler yapabildiğini gördüm. Tetanoz aşım var diyip yırtamazsınız.

Şimdi hangi ağacın odunu kullanılır hangisinin kullanılmaz diye çooook uzun muhabbetler döndü internette. Kimisi bu olur diyor, kimisi yok abi onu ben yaptım olmadı diyor. Uzun lafın kısası kötü odun yok. Her odun olur. Yalnız şu iki soruya vereceğiniz cevaplar çok önemli. "Amacınız ne?" ve "ne ekeceksiniz?". Bazı ağaçların odunları lokum, dönüp bakmaya gerek yok, geç gitsin. Diğerlerinin handikapları var. Dikkat etmek gerekiyor. İyi odun/kötü odun diye adlandırılması bundan. Yoksa odun iyi de değil kötü de değil.

Listeyi aşağıya ekledim. Dikkat edilecek genel kuralları şuraya yazayım. Bulunsun. 

  1. Çürümüş, çürümeye yüz tutmuş odunlar, kütükler yüzeye yakın kalacak. Daha yavaş çürüyen, yeni kesilmiş odunlar da yatağın diplerine doğru konulacak. Alelopatik ağaçların odunlarını da yatağın en alt kısımlarına koyabilirsiniz, ama çok yığmayın (Alelopatik bir bitki diğer bitkilerin büyümesini engellemek için kimyasallar salgılıyor. Onun odununu gömerseniz bir süre orada bir şey yetiştiremezsiniz. Mesela ceviz. Yaprağını ya da yeşil kabuğunu sıcak suya koyun, çıkan suyu patikalara dökerseniz bir süre orada ot bitmez.)
  2. Sık sık budayıp tekrar büyüyen, budayarak şekil verilen, kökten süren bitkiler arsız olduklarından, odunlarını gömerseniz odundan sürebilir. Kavak, çınar, söğüt mesela. Bu odunların öldüğünden/kuruduğundan emin olun. 
  3. Tek bir cins ağacın odununu kullanmak yatağın fazla karakter göstermesine neden oluyor. Şöyle ki, diyelim yatağın tamamında kavak var. Kavak hızla çürür. Yatak da 4-5 senede miladını doldurur. Kavak dışında başka ağaçların da odunları olsaydı, çürüme dengelenecekti. Erik, meşe belki de çam. Olabildiğinde çok çeşitte ağacın odununu kullanın. Tek bir noktaya da aynı ağacın odununu yığmayın. Karışık olsun.
  4. Diyelim ki Türkiye'de doğada olmayan bir ağacın odunu elinize geçti. Siz burada onun odunundan odunyatağı yaptınız, biri de gitti ağacın anavatanında yaptı. Muhtemelen burada odunu 10 yıl sonra aynı şekilde çıkartırsınız, orada ise 2 yıl içinde çürürmüş olur. Sebebi de şöyle: odunun çürümesi için mikro organizmalara, mantarlara ihtiyaç var. O ağaca uyum sağlamış mantarlar yoksa çürüme yavaş olabiliyor. Mesela Avusturalya'dakiler okaliptus ağacı için çok hızlı çürüyor diyor, Amerika'dakiler çürümüyor diyor. Başka bir örnek palmiye dalları olur herhalde. Bence odun yatağı için idealler, gel gör ki Amerika'nın kuzeyinde ağlayan ağlayana. Gibi gibi.. (burada yazar eşinizin salon bitkilerini gömecekseniz, derine gömün ve bir süre çaktırmayın diyor ;)
  5. Kötü odunların çoğu çürümeye dayanıklı olduğu için alet yapımında, mobilyalarda vb kullanılıyor.
  6. Gömeceğiniz ağaçlarda hastalık var mı? Bazı hastalıklar - malta eriğindeki kara leke hastalığı, çeşitli yanık hastalıkları (fire blight gibi)- odunları gömseniz bile yataktan kaçabiliyor, civardaki diğer ağaçlara bulaşabiliyor. Gömerek hastalıkların %95'inden kurtulursunuz rahatlıkla. İşte o %5' dikkat etmek lazım. Okuduğum bir yazıda İtalya'daki bir zeytin bahçesi anlatılıyordu. Dalların yakılması yasaklanınca çareyi dalları gömmekte bulmuşlar. Monokültür  (tek tür tarımı ya da tekil tarım) olduğundan hastalık hızla yayılmış. Gömüyorken dikkat ettiler mi, yoksa her seferinde aletleri dezenfekte etmeden (monokültürde buna çok dikkat etmek gerekiyor) budama mı yaptılar hiç bilmiyorum. Tek bildiğim fireblight'tan ölen malta eriğinin kütüğünü gömerseniz civardaki ağaçlara da fire blight geçiyor. Tecrübe. Ya daha derine gömün ya biokömür filan yapın, ya da yakın gitsin.
  7. Ağacın ne zaman kesildiğinin önemi var mı? Var. Sürmeyeceğinizden emin olduğunuz ağaçları (çam, selvi gibi) hemen gömün. Hazır odun yaş, tekrardan su çekmesini beklemenize hiç gerek yok. Çok beklemiş, çürümeye yüz tutmuş, çürüyen ağaçlar ikinci en iyi seçenek. Çürüyen kütükten başka ne yapabilirsiniz ki zaten. Peki ilk baharda kesilen ağaçlar mı daha çok randıman veriyor yoksa sonrabahar-kışın mı kesilen ağaçlar? Çok bir fark yok. Yalnızca ilkbaharda kesilen ağaçlar yaş olduğu için sürmesi daha kolay. Çınar, kavak, söğüt gibi ağaçları gömecekseniz ilk baharda kesildilerse bir tık fazla bekleyin, kurusun.
  8. Doğada binlerce cins ağaç var. Hepsini bir listede toplamak mümkün değil, daha denemedik çoğunu.  
iyi odun - erik
İyi odunlar:
  • Huş ağacı
  • Kızılağaç (hızlı çürüyor)
  • Geven türleri
  • Erik 
  • Meşe
  • Kavak (hızlı çürüyor, süngere dönüşür)
  • Söğüt (öldüğünüzden yüzde yüz eminseniz sıkıntı yok. %99 eminseniz bir zombie gibi dirilip tüm yatağı ele geçirecektir)
  • Dut (sürebilir)
  • Çınar (sürebilir ama sürgünler zayıf)
  • Akça ağaçlar
  • Göknarlar (değerli ağaç, inşaatta da kullanabilirsiniz)
  • Elma
  • Ardıç (bazı bitkiler ardıçtan yapılan odun yataklarını tercih ediyor)
  • Meşe (önce mantar yetiştirip sonra gömebilirsiniz)
  • Ladin
  • Aspen ağacı
  • Dişbudak
  • Vişne-kiraz
  • At kestanesi
  • Palmiye (dış kabuğunun çürümesi biraz vakit alabilir, dalları gayet de olur)
  • Bambu
  • Yalancı iğde
  • Kauçuk ağacı

 Kötü odunlar:

  • Sedir (çürümüyor, ikinci kesim ya da endüstriyel yetiştirenler daha az dayanıklı. Sedir kullanarak yatak yapanlar yataklarda bektaşi ve frenk üzümü yetiştirmişler ve verim yüksek olmuş)
  • Ceviz (alelopatik)
  • Beyaz çiçekli yalancı akasya
  • Osuruk ağacı - kokar ağaç (cennet ağacı da diyorlar... ben derine gömüyorum, daha sıkıntı yaratmadı)
cennet ağacı derinlere
  • Selvi -amerikan cinsleri
  • Kızılçam
  • Sekonya
  • Yalancı karabiber 
  • Yalancı portakal (asırlarca çürümüyor)
  • Kara kiraz (alelopatik)
  • Tespih ağacı
  • Katalpa (hani şu parklarda var ya fasulye gibi şeyler sarkıtan ağaç, o)
  • Ağaç fuşya (zombi bitki)
  • Himalaya yemişi (zombi bitki)
  • Rubus  spectabilis (sürüyor)
  • Duvar sarmaşığı (ölüyse kullanın, ben çok kullandım. Ölü değilse sürer)
  • Zeytin (1-2 sene süren alelopatic özelliği var. Tekil tarım yapılan yerlerde hastalığa ve ilaçlara dikkat)

19 Ocak 2021 Salı

şipşak: tatlı patates

Şipşak tatlı patates. Nam-ı diğer tapates ya da şekerli patates. Bizim sıradan patatesle pek bir alakası yok, akrabası değil, yetiştirilmesi farklı, sürgünleri yeniyor, tadı -adı üstünde- daha şekerli.

Filizlendirme zamanı geliyor!

Ben sürgünlerinden salata yapıyorum. Patatesini de kızartıyorum. Tavsiye. Bahçedeki görevi yer örtücü. Yeri örtsün, toprak güneş görmesin, dinlensin.

Gerekli malzemeler tatlı patates, kavanoz ve su. Kavanoz yoksa pet şişe de olur, tatlı patatesi de marketlerden temin edebilirsiniz. Ben bir beyazımsı tıknaz olanını denk gelmiştim, bir de turuncu ince uzun olanına. Renk renk olanları da var esasında, mor olanı, krem renginde olanı; Gittigidiyor'da varmış diğer renklerinden. Almadım, bilmiyorum. Doğrudan üreticiden de alabilirsiniz tapatestarim Bu sene turuncu olanı ekecekmişim. Markette onlardan da vardı. Bir kaç tane minnak da hediye geldiydi, onlar da turuncuymuş :)

Önce kendisine biraz işkence edeceğiz. Tatlı patates normal patates gibi göz verinde toprağa ekilmiyor. Biraz suda duracak, filizlenecek. Sonra biz o köklenmiş filizleri koparıp toprağa ekeceğiz. Önce bir gün suda bekletin, kendine gelsin. Kurumuştur yolda. Sonraki gün çöp şiş saplayacağız. Bazıları çok uzun oluyor, ortadan ikiye kesin. Gözünüze kestirdiğiniz bir hizada bir sıra çöp şiş. Yarısı gibi. Resimdeki gibi eğimli saplarsanız, kavanozda daha düzgün duruyor.

Üstten de resmi olsun.

Uzun çöp şişleri elbette kısaltıyoruz. Göz çıkarmaya hiç gerek yok. Kavanoza da su ekleyin.

Tadaaa!

İşte bu kadar. Cam kenarına koyun ve altı hafta bekleyin :) E evet altı hafta. Biraz uzun sürüyor filizlenmesi. Köklenmiş filizleri saksılara ekip daha sonra bahçeye transfer de edebilirsiniz.

Başka bir yöntem daha var. Suda beklemiş patatesi daha sonra içi perlit ya da vermikülit bir tepsiye/kaba da ekebilirsiniz. Youtubeda bir amca yapıyordu. Oradan gördüm, denemek istedim. Growing Sweet Potatoes what I've learned Amcam baya uğraşmış, filizleri tekrar toprağa gömmüş, daha da çok köklendirmiş. Vardır herhalde bir bildiği. Denemeli.

Not: Bu sene büyük saksılarda patates yetiştireceğim. Şu videoyu izledikten sonra oldu bu:) Enormous harvest of Container Grown Potatoes Saksıların arası boş kalacaktı. Kalmasın. Mısır, fasulye, patlıcan ekersem gölge yapar diye düşündüm. Aralara tatlı patates ekeyim dedim. İsterim sarsın, üstte o büyürken altta hem tatlı patates versin hem de toprak iyileşsin.

Diğer not: Peki tatlı patates ile ne yapılır diyorsanız şu var 3 Farklı Tatlı Patates Tarifi   şu 6 Delicious Sweet Potato Recipes şu da kevserinmutfağı şu da Sweet Potato Flatbread    

13 Ocak 2021 Çarşamba

çalakalem: tohum - fide ekim tarihleri

Başlayalım hemen :)* Üç tarih var dikkat edilecek. Son don, ilk don ve 10 saat (kısıtlı güneş) tarihi. Son don ilkbaharda, ilk don ve 10 saat sonbaharda. İlk don ile son don adı da üstünde havanın ilk ve son don yaptığı tarihler. Gerçekten don- kırağı olmasına gerek yok. İstatistiksel bir tarih. Diğer tarih de gün süresi 10 saatin altına düşünce bitkiler pek büyümüyormuş. İstanbulun 10 saat tarihi mesela 11 Kasım. O tarihten sonra hava kapalıysa büyümez, soğuksa büyümez, sisliyse büyümez. Arada bir iki yaprak atar ve durur. Bekler gün bir uzasın bir de ısınsın diye.  

Ayrıntılara gelecek olursak:

Bu tarihleri internetten bulabilirsiniz. Ben İstanbul- merkez için tarihleri çıkardım, başka şehirler için de linklerden yararlanabilirsiniz. Son don tarihi diye aratınca meterolojin şu sayfası çıkıyor. don tarihleri Yabancı sitelerde de var plantmaps - istanbul . Bize ilkbahar en geç don tarihi 0 derece, sonbahar en son don tarihi 0 derece gerekiyor. İnternete tablo olarak koymadıklarını inanın anlamadım. Linkteki resim tıklayınca büyüyor. Yetmedi de anca gözlerimi kısarak görebildim :) Benim yaşadığım yer için 11-20 Mart gözüküyor. Vaktiyle yabancı bir siteden 13 mart diye okumuşum, öyle yazmışım deftere. Bir de şu pdf'i not etmişim. Detaylara bakmak isteyen linke bakabilir: türkiye don takvimi. Şimdi bu tarihin kesinliği ne kadar önemli olduğu tartışılır. İlla 13 Mart'ı seçeceksin diye bir şart yok bence. Bazı yıllar Şubat'ın 20'sinden sonra havalar iyi oluyor burada, bazı yıllar Mart'ın 25'ine sarkıyor. 

Bulunduğunuz yerdeki tarımsal hava durumu vs. bakmak için de weather spark gayet başarılı. İstanbul için şöyle mesela: weatherspark - istanbul Orada da diyor, Mart'ın 21'i iyidir diye.  Fideler ekildikten sonra 10-15 gün sersemliyor soğuk hava varsa. Don'u riske alıp iki hafta kaybedeceğime, ben Martın 25'i seçtim son don tarihini.Bence siz de weatherspark'ın önerdiği tarihi dikkate alın. Bunun bir nedeni daha var çünkü: öküz ayıran fırtınası. Diğer adıyla Sitte-i Sevr.

Kimi yıllar nisan sonunda kimi yıllar da mayıs başında zamansız soğuk oluyor. Çiçek açmış oluyor meyve ağaçları, fideleri bahçeye yeni aktarılmış oluyor. Soğuk rüzgarı yiyince çiçekler dökülüyor, balkabakları ezilip büzülüyor. Fideleri tek tek örtsen, ağaçları sarsan, ısıtsan bir şey yapsın belki atlatırlar. Atlatırlar da hangi birine yetişeceksin, bahçedeki en yoğun günler o günler..

İlk don tarihini yine yanı şekilde meteorolijinin sitesinden, Google'dan bulabilirsiniz. Benim yaşadığım yer için Kasım 10-15'i.

10 saat tarihini şu sayfalarda: meteocast - istanbul ya da dateandtime.info - istanbul Siz de kendi kendi şehrinizi bu linklerden aratabilirsiniz. İstanbul için Kasım 11-12. İki-üç dakika oynuyor zaten, bence Kasım 10 olsun.

Ayrıntılar bitti. Benim için tarihler şöyle:

  • Son Don tarihi (SD): Mart 13 --- Ben Mart 25 alıyorum
  • İlk Don Tarihi (İD): Kasım 15
  • 10 Saat/Kısıtlı Güneş Tarihi (KG): Kasım 10

Bu kadar!

Ekim takvimini aşağıda çalakalem verdim, ona göre fideleri hazırlayabilirsiniz sonra da bahçeye aktarabilirsiniz. Emin değilseniz ilkbaharda iki hafta ileri öteleyin, sonbaharda iki- üç hafta öne çekin. Örtü kullanacaksanız (yer serası veya sera) ilkbahar ekimini iki hafta öne çekebilirsiniz. Ben hem yer serası yapıcam, hem de sera yapacam diyorsanız bir ay önceden ekebilirsiniz. Seramı ısıtıyorum, o zaman ne yapmalı diyenler de yeni bir gün kazandı. Kısıtsız Güneş tarihi :) Don tarihleri sizi nasıl olsa ilgilendirmiyor. İstanbul için 30 Ocak mesela. Tohumlarınız o tarihte çimlenmiş olur. Güneş de olur. Mis. Ben seramı hem ısıtıyorum hem de aydınlatıyorum diyen olursa, sorarım sana burada ne işin var :) Ek geç git gayri, tarihi n'etcen.

One yard revolution şöyle bir dosya hazırlamış fide ekim tarihleri için, indirip kullanabilirsiniz excel. Bağlantıdan indirin, tarihi değiştirin. Hazır! Dosya malesef İngilizce, merak etmeyin Türkçesini de koyarım yakınlarda.

Ya da şöyle bir liste var, ve tabii ki internetten aşırma (bu liste sınırları- tarihleri zorluyor, aklınızda olsun. Tarihleri ileri almak sizin elinizde):

 Bence bu noktada ajandaya bunları not almakta fayda var. Kimi zaman bazıları daha ileri bir tarihi tavsiye ediyor, kimi zaman da şartlar size uymuyor. Mesela fidelerin ışık altında büyümesiyle, pencere kenarında büyümesi farklı süre alıyor. Bir ajandaya not alın, gelecek yıllarda çok işinize yarar.

tıklayınca resim büyüyor....

 

....bu da....

 

...bu da.

*Ayrıntıları severim ben. Öyle böyle değil. İsterim ki tam olsun, hiç bir nokta atlanmasın. Bazen o kadar derinlere dalıyorum ki, kendi canımı sıkıyorum. Sonra da hemen masadan kaçıyorum. 3-4 adımda tamamlanan kısa yollar buluyorum. Başı doğru, sonu da doğru ama araları çook çalakalem. Sonra sonra öğrendim ki quick and dirty diyorlarmış buna. Bu da benim çalakalem tohum fide ekim tarihlerim. Bahçemi şu sondaki üç listeye göre ekiyorum. Benim amacım satmak diyorsanız, sizi kesmez bu. Kendi listenizi/ajandanızı çoktan yapmışsınızdır zaten. Daha fazlası için bakacağınız kitap: How to Grow More Vegetables - John Jeavons. Madem yurtdışından kitap getiriyorum bir kitap daha alayım da kargodan tasarruf edeyim diyorsanız ekürisi: The New Organic Grower - Elliot Coleman. Çakallık edip kirpiye de sorabilirsiniz.

11 Ocak 2021 Pazartesi

ocak 2021 - ikinci hafta

Yağmur suyu, odun yatakları, ilkbahar ekimi.. Mevzuları hazırlarken haftalığı yazmayı atladım, iyi mi :) 

Doğadaki her canlıyı bir sanmayın. Ciddi ciddi yürümeye çalışan ördek de var, içine kapanık kelebek de, gösteriş meraklısı örümcek de. Vur deyince öldüren de!! Böyle karnabahar mı olur! Ucundan tırtıklayacaksın salyangoz efendi, öğretmediler mi sana!

Bahçeyi dolaşırken komşunun veletlerine denk geldim cumartesi günü. Mandalina ağacındalar, canları çekmiş, topluyorlar beşer onar tane. Aferin dedim, afiyet olsun dedim. Topladıklarından bir kaçına el koydum, yoluma devam ettim. Bahçeden brokoli, sarımsak, turp, sarımsak, bakla uç sürgünü, karnabahar topladım.

Pazar günü öğleden sonra. Veletlerle olay mahallindeyim. Ağaç arkamda onlar önümde. Ağacın başına gelenleri konuşacağız. Kardeşlerden en büyüğü sessizliği bozdu: "We don't want mandalina!" Buralardan değil, yarı Türkçe yarı İngilizce konuşuyor, anlaşıyoruz (mandalina istemiyoruz). Döndüm ağaca şöyle uzun uzun baktım. Want olsa ne olur. Ağaçta kalmış mı mandalina? Nooooo. Olmuşu da yok, olmamışı da. Yapraklar da arada kaynamış, onlar da koparılmış. "Anymore?" dedim (daha istemiyoruz). Anlamadı sıpa. "You should say: we don't want mandalina anymore". Yine anlamadı :) Mandalinaların olmuşları yiyeceklermiş, ekşileri ve yeşil olanlarla da kar topu oynayacaklarmış. Kar yağmıyor ya! Ağacın dallarını kırmadıkları için sadece salyangoz toplama cezasına çarptırıldılar. Aaah ah :) Karma bu olsa gerek :) Ben de çocukken çok fenaydım..

Bir heyecan var. Hissediyorum. Havalardan herhalde. Ekim vakti yaklaşıyor. Tohumları deneyeceğim yakında. Geçen sene ektiğim tohumların bir kısmı çimlenmemişti. Tekrar tekrar ekmem gerekti patlıcanları. Tohumları da suçlayamam gerçi, hepsi benim kabahatim. Dağınıklığımdan. Elimde tohum listesi olsa, bileceğim ne zaman satın almışım, hangi cinsler varmış, kimden ne kadar kalmış. Mesela bezelyem varmış benim. Ayşekadın fasulyesi de varmış. Roka yokmuş, gina çokmuş. Dizdim yere liste çıkardım. Yani amaç "dostlar alışverişte görsün" değil kesinlikle :) Deniyorum bu yabancı cinsleri, hangisi bizim iklime uyar, hangisi uymaz.

Tohum demişken. Mor Rus domateslerinden ayırmıştım birkaç tane, sonra da kaybetmiştim. Buldum! Buzlukta!! Bozulmasın diye buzluğa konmuş. Hmm. Yalan oldular :) Yıllar evveline götürdü bu beni. Yüzlerce kiloluk balkabağından ekmiştim. Ola ola 30 küsür kilo oldu benimki. Tohumlarını ayırdım, seneye ekerim diye. Misafirler geldiğinde babam bal kabağı tohumlarını ikram etmiş misafirlere. Birlikte hepsini çıtlatmışlar. Çok lezzetliydi herhalde, bir tanesini bile bana ayırmamışlar. Buradan tüm yetkililere, annelere, babalara, eşlere, dostlara sesleniyorum :) Haklısınız, domates salatasının en sulusu mor rus domatesinden, salçanın en kıvamlısı Amish domatesinden, çıtlatmalık çekirdekirdeğin en çıtırı Atlantic Giant'tan, patlatmalık mısırın en kralı da renkli mısırdan olur. Tohumları dondurmayalım, patlatmayalım, keke katmayalım, kavurmayalım :)

Civcivler tam gaz büyüyor. Yakında üçüncü parti de yumurtadan çıkacak. Geçen seferki parti çok sakin geçmişti, çıka çıka o kadar yumurtadan bir civciv çıkınca. Pek bir sevimliliği kalmadı bu ilk ekibin. Balbadem ile vanilya durmadan büyüyor. Alamancıları gece görsem korkarım yani. Korkmayayım mı? Tipe bak.


Peygamberdevesinin yumurta kapsülü şöyle bir şey. Denk gelince resmini çekeyim dedim. İyi ki sökmemişim fasulyeyi sezon bitince.

 Yağmurlar geliyor. Ben ihtimal vermiyorum ama kar da yağacakmış. Kompostun üstünü kapadık. Fazla ıslanmaya gelmiyor. Tavuklar iyi iş çıkarmış bu sonbahar. Brandanın altında 2-2,5 metreküp kompost var.

Biberleri içeri alma vakti geldi geçti. Ben daha yeni budadım benimkileri. Daha soğumadan içeri almam gerek. Resimdeki carolina reaper. Acıdır. Hatta acı ne deseler, bu biber derim. Onu yemek, uçaktan atlamak gibi bir tecrübe. Merak edenler için youtubeda yiyip kendinden geçen sayısız insan var. Ah, ne şakalar ne komiklikler yapıldı şu biberle! Artık amacına uygun bir şekilde acı salçada kullanıyorum. 10 kg salçalık -tatlı- bibere bundan bir tane fazla fazla yetiyor. Çok da güzel bir tat katıyor.


Brokoliler yandan sürmeye başlamış :) Karnabaharlar kökten sürse  keşke, cibes salatası yapasım var. Aya'nın yaptığı gibi :)

4 Ocak 2021 Pazartesi

ocak 2021 - birinci hafta

Bu hafta da bahçeyle pek ilgilenemedim. "Evde oturmak hariç herşeylik bir hava" da vardı gerçi. Mazeretim var! Ben de yakalandım o elim hastalığa. Yok korona değil. Mutfağa ya da permakültüre az biraz ilgisi olan herkese bulaşıyor son yıllarda. Saru sağolsun, var olsun. O bulaştırdı. Ekşi maya. Besle, yoğur, katla, katla, katla, katla, pişir, sıcakken tereyağ sür, ye, başa dön... Nasıl bir döngüdür bu! Salı gününden beri ya besliyorum ya yoğuruyorum. Kısıtlama + ekşi maya olunca şu üç günde -bir de kendi başımıza!- ramazan bayramına denk yemek yemişizdir. Rahat! 

Evde durumlar böyleyken dışarısı çok farklı. Doğada her yıl iki kıtlık oluyor. Biri kış kıtlığı. Hava soğuk, kar yağmış, böcekler ölmüş. bitkiler büyümüyor, yiyecek bir şey yok. Avcılar her yerde. Diğeri ağustos sonu olan yaz kıtlığı. İlkbaharda her evin nüfusu artmış tabiyatiyle, su azalınca işler karışıyor. Tahminim iki haftaya kış kıtlığı başlayacak. Bu sene havalardan o kadar ağır geçmeyecek ama ben korunaklı bir yere bir şeyler koyacağım. Açık bir yere koyarsam, avcı kuşlara ziyafet (evet yaptım o hatayı). Serçelerin üçte biri her yıl kış kıtlığında ölüyor. Yaşlı olanlar nasıl oluyorsa atlatıyorlar bu kıtlığı ama yıl içinde yumurtadan çıkan serçeler ilk yıllarında zorlanıyor. Bulamıyorlar yiyecek bir şey.

Hava güneşli. Sarımsaklar tam gaz büyüyor. Taze sarımsak toplarken dikkatimi çekti, sanki bir ikisi baş çevirmeye başlamış. Emin değilim. Ocak ayında olacak iş değil. Gerçi kar yağmadığı sürece hiç mi hiç itirazım yok. Yağarsa korumak gerekecek.

Alt bahçeyi temizledim. Geçen hafta tırtıllar bayram yapıyordu. Sıktım dişimi. Bu hafta ise 15 m yatakta sadece beş tane vardı. Fail çit kuşu olsa gerek. Onun dışında kimse bu kadar titiz tıtrıl ayıklayamaz. O beş arkadaş da kendilerine tatil kazandı. Kümeste :)

Biraz toparlayınca açıldı teraslar.

Yatakları ilk yaptığım senede yabani otlar kaplıyor her yeri; toprakta gömülü tohumları yüzeye çıkardığım için. Dersimi aldım yıllar evvel. İlk yıl hiç boşluk kalmayacak kadar yoğun ekiyorum. Yabani otlar ya arada boğulup gidiyor ya da turplarla beraber sökülüyor. Kalan bir kaç tane oluyor tabii. Brokolilerin ve karnabaharların arası hep turp. "Zararlılar" da önce turpları sonra karnabaharı sonra da brokoliyi tercih ediyor. Demiştim ben seviyorum zararlıları, daha yoğun oluyor sebzelerin tadı, kuşların karnı doyuyor.. Bu öncesi (üst sıra daha yakın bir tarihte ekildi):

Bu da sonrası (alt sıra, daha önce ekildi, karnabaharları topladıktan sonra - brokoliler yanlardan bir tur daha verecek). Seneye daha az yabani ot olacak.

İlk yataktaki pazılar ikinci kesime hazır gibi, sanki. Belki bir sonraki haftaya. Daha öteki yatak var.

Turplar bu sene çok farklı. Resimde hiç belli olmuyor. Parlıyorlar resmen.

Bu haftaki hasat:


Yer serası (low tunnel) için demir almıştım, 5mm yaylık tel. Merak eden olursa diye detaylarını da yazayım. Metalavm diye bir internet sitesinden. 10 kg kadar aldım. 170 küsür tutmuş. Onları kestim, büktüm bu hafta. 24 tane çıktı 120 enindeki yataklara koymak için. Tanesi 7 lira'ya geldi. Eğip bükmesi sıkıntı ama. Ben hem 5 mm seçtim telin kalınlığını (Richard Perkins 4mm tavsiye ediyordu) hem de kış diye 50 cm arayla koydum yataklara. Pahalı gelebilir.

İlerisi için kendine not: 2 yan yana 75 cm* yatak için 4mm tel, 1 m arayla, 240 cm don-kırağı örtüsü koyarsan maksimum 15 lira maliyet ve ellerin hatrı için demirleri bükecek bir alet yap. 120 cm* yatak için, 4mm tel, 1 m arayla, 240 cm örtü = metresi 10 lira. 5mm olursa 12 lira. Bir tık daha ucuz olur gibi. Yıllık maliyet 2-3 lira metre başına (demirleri 5 yıl örtüyü 2-3 sene).

Önce şablon yaptım. Şart değil, benimkisi alışkanlık.

Sonra büktüm, daha doğrusu uçlarını düzledim:

 Tadaaa! Eee evet, örtüyü yok :) Yılbaşı olduğunu unutmuşum :) Kargoda.

 *75 cm market bahçeciliğinde standart yatak genişliği. 120 cm her iki tarafta uzanabileceğin en uzun mesafe. 90 cm bir taraftan uzanabileceğin en geniş yatak genişliği.