...ya da başlık ayrık otu mevzusu mu olmalıydı? Bilemedim. Tek başına mevzu çıkaran bir canavardan bahsediyoruz sonuç olarak.
Kimi bitkiler var heyecan ister hayatlarında. Mesela menekşe. Rengini, şeklini beğenirsin satın alırsın, bayılırsın o kadar parayı, ekersin. Bir türlü tutmaz. Yok pencere istemezmiş, yaprağına su damlamış-mış.. Bir menekşe yaprağı çalıverirsin komşundan, saksılarca menekşen olur. Anca çalarsan sever evini. Arıza ya adrenalin istiyor. Çalmak çalınmak istiyor. Değişik.
Gül var bir de. Tutkulu. Aşkın çiçeği kırmızı gül diye diğer gülleri küçük görmeyin. Misal sarı gül olmazsa olmaz dedi bana, benim içim karardıkça o gözümün önünde kurudu, büzüştü, karardı. Yaşatamadım bir türlü.
Bir de duygusallığa hiç takılmayan, benim ensem kalın diyen ayrık gibi otlar var. Bugünkü konumuz onlar- mühendis kafalılar. Onlarla güreş tutamazsınız, çünkü sizi rakip olarak görmezler. Başkalarıyla dertleri var, amaçları farklı. Toprağı sarmayı koymuş kafaya, senin ne ektiğin umrunda bile değil.
...
Yazı uzun, özeti en sonda :)
...
Ayrık otuna özel reçete vermeden önce yabani otlar hakkında bir iki kelam edelim. Bahçenizde yabani otlar kontrol edilmeyecek bir haldeyse, her yeri sarmış, diğer bitkileri öldürüyorsa muhtemelen şu ikisinden biri: ya toprakta dengesizlik var ya da doğanın savunma sistemini tetiklediniz. Açıklayayım.
.
İdeal Toprak
Biraz alakasız bir örnekle başlayalım. Pirinç köklerine oksijen/hava taşıyabilen ender bitkilerden. Mangrov ağaçları, bataklıkta yetişmeye uyum sağlamış birkaç başka bitkinin de bu özelliği var. Diğer bitkiler köklerine oksijen taşıyamıyor, toprak suya doyarsa, ya da su oksijensizse (kokarsa yani) ölüp gidiyorlar.
Pirinç hariç.
İşte bu yüzden çiftçiler çeltik tarlasına su basar, diğer yabani otlar ölsün diye. Pirinç için sıkıntı yok, köküne hava taşıyabiliryor nasıl olsa, büyümeye gelişmeye devam eder. Yoksa çeltik susuz da yetiştirilir, hatta Fukuoka'nın ihtisası bu konuda. Yabani otu bastırmak için durgun su kullanmıyor, malç seriyor. Hani biz de malç seriyoruz ya yabani otları bastırsın diye, aynı taktik. (Burada önemli bir not: asırlardır çeltik tarlası su altında bırakarak pirinç yetiştirildiği için elimizdeki cinslerin neredeyse tamamı su altında yetiştirilmeye uyum sağlamış, istese de diğer otlarla rekabet edemiyor. Gereğinden fazla uyum sağlamış desek daha doğru. Susuz yetiştirmeye kalkarsanız bocalayıp ölüyor. Konu komşuda bulamazsınız belki ama susuz yetiştirilen cinsler var. Hem de tonla. Araştırıp bulmanız ya da denemeniz lazım. Baldo pirinci susuz tarlaya ekip sonra bana kızmayın :)
Şimdi ormanda yürüyüşe çıktığınızı hayal edin, bir açıklığa geldiniz. Göl değil, bataklık değil. Bütün bitkiler ölmüş, bir tek yabani pirinç var. Diğer bitkilerin esamesi yok. Bu arazi size ne diyor? Yakın bir zamanda orayı su basmış, ama akıp gitmemiş, durgun suyun oksijeni bitince diğer bitkiler, yabani otlar boğulup gitmiş. Bir tek pirinç -köküne hava taşıyabildiği için- hayatta kalmış. İşte bizim tarlalarda gördüğümüz yabani otlarda da benzer bir durum var.
Diyelim ki toprak rezil, bir gram bereket yok. Bir tek baklagiller ya da bir şekilde gübreyi havadan alan bitkiler hayatta kalacak, o toprağa hükmedecek (azot tutucular). Toprak kurak, susuz. Susuzluğa uyum sağlamış bitler ele geçirecek. Toprak asidik - asitli toprakta yetişmeye uyum sağlamış bitkiler coşacak. Toprakta çok kireç var - karstik toprağa uyum sağlayan bitkiler saracak dört bir yanı. Diyelim ki orada uzun yıllar tavuk beslemişler, topraktaki fosfor çok. Aşırı fosforu tolere edecek bitkilerin dünyası orası.
Diyelim ki bahçenizi karahindiba sardı. Bu sıkışmış ve kalsiyum oranı düşük toprağı gösterir. Bir de gereğinden fazla sulanıyorsa. Çimenlik alanlarda dert olmasına şaşırmamalı- sonuç olarak çimenler sık sık sulanır, insanlar üzerinde tepinir :) Toprakta kalsiyum azsa - hadi size geçmiş olsun. Yıllarca sökersiniz. Ya da toprağı havalandırın, alçı ya da jips uygulaması yapın ve o kadar çok sulamayın.
Ballıbaba - azot çoksa olur. Yabani hardal, toprak kumluysa, kuruysa ve çok fosfor varsa. Ekşi yonca, kalsiyum az magnezyum çok (genelde çok killi toprak). Papatyalar, genelde asidik bereketsiz topraklarda. Geniş yapraklı, söksen sökülmeyen arıza bir ot var plantago major diye. Türkçesini gelmedi aklıma bir türlü. Bereketsiz, killi toprak demek. Semizotu, çok fosfor var toprağında, bereketli ama kumlu (geçirgen desek daha doğru) toprak. Ayrık otu, organik madde oranı düşük sıkışmış toprak (ya da sıkışmaya meğilli, alçı uygulamak gerek). Isırgan, berekeli ama asidik toprak.
Yabani otlar neyi tercih ediyorsa siz tersini yapıyorsunuz. Dengeliyorsunuz, otların çoğu bu şekilde dert olmaktan çıkıyor. Bu kadar. Toprağınızı analize gönderin, değerleri düzeltin, mevzu kapansın. (bu konu daha sürüyor, devamı kitapta olacak)
.
Doğanın Savunma Sistemi
Doğa demek hayat demek. Hayat devam etmek, yayılmak ister. Tersi değil.. Yaralanırsa yarayı iyileştirmek ister. İlk yardım ekibi gibi düşünmeyin. Bordo bereliler, SAT komandoları gibi daha çok. Problem büyük, acilen en sert şekilde müdahale etmek gerekiyor. Doğa böyle düşünüyor. Doğanın bağışıklık sistemini tetiklerseniz işiniz zor, en belalılarla - öncü bitkilerle- mücade etmek zorunda kalacaksınız. Çölü kıra çeviren akasya, kırı ormana çeviren böğürtlen, kazılan alanlarda bir anda biten kokar ağaç, organik madde oranı düşük toprakları tutan ayrık otu, kanyaş gibi..
Böğürtlen gibi öncü ya da hasar kontrol bitkileri var. Yangından sonra hemen filizlenen, kesilen ormanlık alanları kaplayan, rüzgar erozyonunu engelleyen, sıkışmış toprağı açan, aşırı gübreyi tutan, sık sık otlanmaya dirençli. Bu bitkilerin hepsinin ortak özellikleri aşırı agresif ve dayanıklı olmaları. Diyelim ki ormanı kestiler. Kendi haline bırakırsanız orman bir süre sonra
toparlayacaktır. Ancak bu arada erozyonla toprak akıp gidebilir. Doğayı kendi haline bırakırsanız erozyonun e'si olsa bile iş o'ya z'ye gelmez. Her yeri böğürtlen saracak, toprağı ve yaban hayatı koruyacak. Ormanın yara bandıdır
böğürtlen. Ağaçların geri gelmesi için
gerekli vakiti sağlar, organik maddeyi ve toprağı hapseder.
Kokar ağaç, halk arasında bilinen adıyla osuruk ağacı.. Taban toprağı ile yüzey toprağının karıştığı alanlarda fışkırıverir. Yol kenarları, yeni kazılan alanlar, moloz dökülen yerler. Keserseniz kökünden sürer. Bir ağaçken 10 ağaç olur.
Akasya türlerinin bazıları.. Mars'a bunlardan götürürlerse şaşırmam. Çöl alanlarda çıkar, toprağı tutar. Azot bağlar, havanlara yem, böcek ve arılara polen sağlar. Yavaş yavaş otlar gelişir etrafında.
Ayrık otu. Organik madde oranı düşük topraklarda, hele toprağın kalsiyum magnezyum dengesi bozuksa, sıkışmışsa.. 30 cm derinden kök atar, toprağı iyice tutar. Minicik bir kök parçası yeterli. Kanyaş otu mesela, ayrığın bir benzeri.
İşte bu yüzden doğanın bağışıklığı tetikleyecek durum varsa, bir an önce durumdan kendimizi kurtarmak gerekiyor. Yoksa akıntıya karşı yüzmekten farkı yok, olduğumuz yerde sekeriz. Türkiye'de en sık rastladığımız problem organik madde seviyesinin azlığı. Topraktaki organik madde oranı %5'in altına düştüğü anda doğanın bağışıklık sistemi tetikleniyor. Bu seviyelerde sebze yetiştiremez misiniz? Yetiştirirsiniz. Para kazanamaz mısnız? Yoo, hiç bile, gayet güzel kazanırsınız. Ancak işinizi kolaylamak istiyorsanız her sene bir miktar organik madde yayın yüzeye (kompost gibi, min 2-5 cm kadar), %5'in üstüne çekmeye çalışın. Boş yere yorulmayın. Ve evet, %5'in üstüne çıkınca bir anda yabani otlar kesiliyor. Otlar gene orada burada çıkıyor ama artık saman alevi gibi bahçeyi bir anda sarmıyor.
.
Ayrık otu çok belalı bir ot, çünkü hem topraktaki dengesizlikten faydalanıyor hem de doğanın öncü bitkilerinden. Kanyaş da öyle. Mücadele için toprağı hem örseleyeceğiz (örselemenin ne olduğunu instagramda paylaştım, sabit hikayelerde) -örseleyeceğiz ki mevcut otlar yorulsun güçten düşsün, hem de toprağı tehlikeli bölgeden çıkaracağız. İki yöntem ön plana çıkıyor: örsele ve ört yöntemi ve tavuk traktörü yöntemi.
Örsele ve Ört Yöntemi
En az bir sezon (6 ay) ya da muhtemelen iki sezon (1 sene) araziyi kullanamayacağınızı kabullendikten sonra şöyle yapıyoruz. Araziyi çapalıyorsunuz, derin sürüyorsunuz, dip patlatıyorsunuz. Ortaya çıkan kökleri temizliyorsunuz (temizlemek önemli). Sonra üzerini örtüyoruz ki güneş görmesin, kalan kökler filizlenirse güneş görmediği için güçten düşsünler, zayıflasınlar. Mümkünse 1 ay yoksa 2 ay sonra tekrar. Sonra tekrar. Bu arada toprağı taştan temizleyip gübre ya da kompost ekleyebilirsiniz, organik madde miktarını arttırıp tehlikeli bölgeden çıkmış olursunuz. En az 6 ay sonra (en az 3 kere örseleyin) arazi kullanıma hazır hale gelecek, imkan varsa bir 6 daha örtü altında beklesin.
Öncelikle traktör şart değil. Amaç ayrık otunu zedelemek, güçten düşürmek ve kökleri temizlemek. Çapa makinesiyle ya da kendinize güveniyorsanız elle de yapabilirsiniz. Ayrık toprağın 30 cm derininden kök gönderir, o kökleri zedelemek, yüzeye çıkarmak gerekiyor. Kullandığınız araç önemli değil.
Örtmek kesinlikle gerekli. Örttüğünüz örtü güneş ışığı geçirmemeli. Sera taban altı örtüsü, çilek naylonu, karton, silaj örtüsü, kompost, yaprak, branda hepsi olur. Tek şart örtünün açılmaması, güneşin toprağa ulaşmaması gerekiyor. Sera taban örtüsünde açık varsa ayrık, kanyaş bunu sezer, oradan hemen verir. Çilek naylonu yırtılırsa da aynı durum var. Karton uçarsa, kompost ince kalırsa, yaprakların arasından güneş sızarsa.. Toprağı tamaıyla kapamanız gerekli. Silaj örtüsü bu iş için ideal malzeme, ancak çok büyük. Parça alalım dedik, internetten sipariş verdik, dolandırılıyorduk. Paramızı geri zor aldık.
Toprağı çapalamadan olur mu? Oluyor, ancak süre uzuyor. Sadece ayrık değil, böğürtlen de örtüyle ölüyor. Denedim, 2 yıl sürüyor. Çapalayıp örterseniz bitkiyi zedeliyoruz, yoruyoruz. Derindeki kökleri yüzeye getiriyoruz. Süre kısalıyor. O yüzden, imkan varsa çapalamayı ihmal etmeyin derim. Zaten ekim yapmak için çapalayacaksınız, olayın en başında yabani otlar varken çapalayın. Hem kökleri ayıklarsınız hem de toprağa organik madde eklemiş- ekime hazır hale getirmiş olursunuz.
Bu yöntemin eksileri şunlar: örtü pahalı ve arazi boş kalıyor. Karton serseniz bile gidip bulması, sermesi zor. Silaj örtüsü, sera taban örtüsü, çilek naylonu hepsi masraf. Arazinin boş kalması, ekemiyor olmanız da bir dert. Örtülerin ek yerlerine balkabağı, tatlı patates gibi yayılıcı bitkileri ekip mahsül alabilirsiniz. Ukalalık olacak ama yarım iş yapmayın derim, önce ayrık ölsün sonra ekim yapın. Ekili diye örtüyü kaldıramayacaksınız, çapalayamayacaksınız. Gerek yok bence.
Tavuk Traktörü Yöntemi
Tavukları altı açık kafeslere koyup, düzenli olarak hareket ettirdiğimiz sistemlere tavuk traktörü diyoruz. Tavuklar toprağı eşeliyor, otları yiyor sonra siz de gün aşırı ya da her gün hareket ettiyorsunuz. Gübresi, pisliği geride kalıyor. Gayet insancıl bir sistem, tavuklar her gün yeni araziye kavuşuyor, böcekti ottu yiyor.
Ancak ayrıkla mücade etmek için traktörü gün aşırı hareket ettirmiyoruz. Traktörün mantığına aykırı bir şekilde olduğu yerde tutuyoruz. Anca otun öldüğünden emin olduktan sonra hareket ettiriyoruz - en az 2 hafta olduğu yerde duruyor. Siz traktörü hareket ettirdikten bir kaç hafta sonra ayrık derindeki köklerden sürecektir. Traktörle tekrar vurun. Aynı traktör olmak zorunda değil, 3-5 traktör peş peşe hareket ediyor olabilir. Bu şekilde ayrık otunu güçten düşürüp ölmesini sağlıyoruz. Tavuklara güzel bir hayat sunduğuumuz söylenemez ancak avantajları çok. Arazi üretimden kopmuyor, sebze yetiştirmesek bile yumurta veya tavuk yetiştiriyoruz. Tavuk gübresi kuvvetli bir gübredir, arazi gübreleniyor. Traktörün içine talaş, kuru yaprak, biyokömür ya da başka organik atıklar atarak toprağın organik madde oranını arttırabilirsiniz. Tavuk gübresi -azotça zengin olduğu için- yüzeyde kalın bir tabaka halinde kalırsa altını öldürür. Ayrığı bile. Çapalarsanız toprağı coşturur.
Tavuk traktörü yöntemini daha etkili kılmak için önden tavukarla araziyi kabak haline getirin, sonra çapalayıp bir daha traktörle yavaş yavaş geçin. Toprak istediğiniz seviyeye gelince kadar çapalamaya sonra trakötrle geçmeye devam edin. Her çapalamadan sonra çıkan kökleri temizleyebilir, perlit, vermikülit ya da kompost serebilirsiniz. Tavuklar karıştırtacaktır. İkinci geçişten sonra çaplamadan önce tavukların yiyebileceği mısır, buğday gibi tek yıllık bitkileri ekebilirsiniz. Bu sayede bir sonraki geçişte tavukların yemi de az da olsa çıkmış olur. İlk sene mısır ya da balkabağı gibi gübreyi, kuvvetli toprağı seven bitkileri ekebilirsiniz.
.
Örsele ve ört yöntemiyle tavuk traktörü yöntemi esasında birbirlerine çok benziyor. Tavuklarla araziyi örseleyip sonra organik maddeyle yüzeyi örtüyoruz. Çıkmasına müsade etmeden bir daha örseliyoruz. Aralarındaki en büyük fark örsele ve ört yönteminde üretim yapamazken tavuk traktörü yönteminde üretimin devam etmesi. Geniş alanlar ya da traktörü hareket ettiremeyeceğiniz alanlar için örsele ve ört, gelir kaynağının devam etmesi ve toprağı rehabilite etmek için tavuk traktörü yöntemi daha uygun.
.
Diyelim ki ayrık otunu öldürdünüz, sebzelerinizi ektiniz ancak bir baktınız ayrık otu geri gelmeye çalışıyor. Orada buradan pörtlemiş gene. Kullanacağınız aletin adı çayır çapası. Kontrol altında tutmak için en etkili el aleti bu :)
.
Özet:
Yabani otlar bahçenizi bir anda sarıyor, size illallah dedirtiyorsa ya toprakta dengesizlik vardır (bir şey eksik ya da fazla) ya da doğanın savunma sistemini tetiklemişsinizdir. İkisi aynı anda olabilir. Topraktaki organik madde oranın %5'in altına düşmesi öncü bitkilerin (ayrık gibi) bahçenizi sarmasına, tüm tarlayı ele geçirmesine neden olur. Problemi kalıcı olarak çözmek için bu dengesizliği düzeltmeniz, doğanın ipleri eline almasına gerek kalmaması gerekiyor. Toprak analizi yaptırın.
İki yöntem var. Örsele ve ört yöntemi, tavuk traktörü yöntemi. İlkinde toprağı çapalıyor, sürüyor ya da derinden patlatıyorsunuz, çıkan kökleri temizleyip üzerini örtüyorsunuz. İmkan varsa ayda bir, yoksa iki ayda bir bu işlemi tekrar edin. En az 6 ay yapmalı, imkan varsa toprak bir yıl kapalı kalmalı. Hangi örtüyü kullandığınız önemli değil, yeter ki güneş toprağa ulaşmasın. Siilaj örtüsü pahalı, büyük ama en etkilisi. Tavuk trakötrü yönteminde traktörü altındaki ot öldükten ya da tükettikten sonra hareket ettiriyoruz. Otlar tekrar gelecek gibi olursa traktörle tekrar "vuruyoruz". İkinci geçişten sonra toprağı çapalayın ki gübre toprağa karışsın, yoksa yüzey kabuk tutar altını öldürür.
Her iki yöntem de etkili. Örsele ve ört yöntemi geniş alanlar için etkili, çok işçilik gerektirmiyor ancak üretim devam etmiyor. Tavuk trakötrü yönteminde her gün tavukların bakımıyla uğraşmanız gerekiyor, tavukların altı kokacak, pek insancıl değil ancak üretim durmuyor.
Ayrığın geri gelmemesi için toprağı analiz ettirin, eksiklikleri ya da fazlalıkları düzeltin. Muhtemelen organik madde oranı az, geçirgenliği düşüktür. Organik madde ekleyin, geçirgenliği arttırmak için alçı/jips uygulaması yapın. Analizde ortaya çıkan hataları, eksiklik ya da fazlalıkları düzeltin. Bu kadar :)