14 Aralık 2021 Salı

çalakalem: gerilla bahçeciliği

 Geçenlerde bu senenin 3. mısır hasatını yaptım. Üçüncü derken, üçüncü kez mısır topluyorum demiyorum aynı cinsi önceki hasattan aldığım tohumla ardı ardına 3 kere ektim, onu diyorum. Ek, yetiştir, topla, kurut, tohum al, başa dön :) Yoksa ohhooo, bu sene o kadar çok mısır ektim ki sayfayı takip edenler bıktıysa şaşırmam. Sayfaya koymadıklarım var bir de.

Son paylaşımda mısırı alışılagelmiş şekilde değil, gerilla bahçeciliğiyle ektim dediydim. Ola ki gerilla bahçeciliğini merak edenler olur diye de vikipedi'ye link verdim. Tembelliğime geldi, kolaya kaçayım dedim. Cık. Olmadı. Hadi bir çalakalem.

Gerilla bahçeciliği size ait olmayan bir toprakta/alanda izin almadan bir şeyler yetiştirmek anlamına geliyor. İzinsiz. Aykırı bahçecilik yöntemlerinden biri (Aykırıdan kasıt, mesela İstanbul Reşitpaşa'da keçilerini yol kenarındaki otları besleten br teyze vardı. Onun yaptığı aykırı hayvancılık). Politik olduğu da söyleniyor. Demokrasinin, eşitliğin temsili, kapitalist düzende bir vicdan haykırışı, otoriteye karşı asil bir duruş olduğunu iddia edenler de var...

Şey.

Iııııı. Yaanii. Okul, hastane bahçesine biber eken güvenlik görevlilerinin ne kadar politik düşüncelerle fideleri ektiği tartışılır. Bence boş vakitlerini değerlendiriyorlar. Eve bir poşet biber götürünce muhabbet oluyor. 

O yüzden politiktir demek abartılı geliyor bana. Bizde - Türkiye'de-  gerilla bahçeciliği bir akım değil, bir yöntem. Sebze, çiçek vb yetiştirmek, etrafımızı güzelleştirmek, enerji atmak için yaptıklarımızdan. Gerilla bahçeciliği adını New Yorktaki Yeşil Gerillalar grubundan alıyor almasına da bizim o grupla pek bir alakamız yok. Bizdeki gerilla bahçeciliğini ısrarla politik yorumlamak isterseniz, bence, NY'a değil 1700'lerin Britanyasına, 3. George'a, allotment kavramının çıkışına ve gecekondulaşmaya bakmak gerekli. Hatta ve hatta ata tohum merakına - ata tohum hareketine bakmak iyi bir başlangıç olabilir sanki. Politik kısmı en sona sakladım. Gördüğüm kadarıyla uygulamada iki çeşit gerilla bahçeciliği var. Biri olayın gerilla kısmını vurgulayan. Gizli saklı. Ketum bahçecilik diyorum ben ona. Diğeri de bahçecilik kısmınını vurgulayan, bendeki adı dikkafalı bahçecilik. İnsanın gözüne sokan. Alakasız yere bahçe kuran, millet bahçesinin ortasına patlıcan eken çeşidi (olmaz mı, var öyle biri... Okuyorsa sözüm ona: Bir gün başımızı belaya sokacaksın, başka yere ek şunları! Kimse anlamıyor protestonu :)

Benim yaptığımın adı ketum bahçecilik. Boş ya da kullanılmayan bir arazi buluyorsunuz ve kimseye çaktırmadan dilediğiniz bitkiyi oraya ekiyorsunuz. Sonra hasat ediyorsunuz :) Kesinlikle bakım yapma, bahçe kurma amacınız yok. Belki sadece orta kısımdan böğürtlen gibi bitkileri temizleyebilirsiniz, ancak kenarlar kalsın. Çok gerek yoksa araziyi yenilemek, çapalamak, gübre atmak da.  Tohumu ya doğrudan tohum serpiyorsunuz ya da kil topuyla. Fideyse fide ekeceğiniz yeri şöyle bir üstten çapalayıp hızlıca fideleri ekip araziden çıkıyorsunuz. Dışarıdan bakanlar "aaa burada balkabağı mı yetişiyor, kuşlar ekti herhalde" demesi lazım :)  Kil topunun ne olduğunu, nasıl yapıldığını bu blogda da instagramda da paylaşmıştım. Uzun uzun yazmacağım, hızlısından birkaç not:

  • Öncelikle bahçekondu (gerilla bahçeciliğinin yapıldığı yer) dikeceğiniz yeri iyice bilmek gerek. Hayvanlar giriyor mu? İdeal değil ama çaresi var. Her hayvanın sevmediği bitki illa vardır. Onların tohumlarından da katın kil toplarına. Memeliler pek sevmez dikenli bitkileri. Kediler kokularda hassas. Toprağı iyi mi, su tutuyor mu? Bunun da çaresi var. Kil topu yaparken içine gübre atabilirsiniz. Açıklamıştım. Su tutma işi biraz daha alengirli. Yer örten ama yavaş gelişen bitkilerin (malç) tohumlarından katın. Atık, çöp ya da herhangi zararlı bir şey var mı toprakta? Varsa uzak durun derim. Şaka değil, çöp varsa ya da otoyol/sanayi bölgesi yakınındaysa pas geçin.
  • Amacınız ne? Domatesler, biberler yetiştirmek istiyorsanız -yalan olmasın- işiniz biraz zor, çünkü bu işin espirisi herkesin (hayvan olur insan olur) balıklama atlamayacağı cinsleri ekmek. Bizim millet sever öyle dalından meyve koparmayı, göz hakkı diye karpuz tarlasını kaldırmayı. Kendinize ekiyorsanız göze çarpmayan bitkileri ya da hasat tarihini kestirmesi zor türleri tercih ederseniz iyi olur. Mesela turp, şalgam, yer elması gibi toprak altında yetişen bitkiler. Siyah domates, siyah/mor biber, değişik balkabakları, aşırı acı biber çeşitleri ya da domates görünümlü patlıcan. Dikenli bitkiler, arsız bitkiler. Arsızlara örnek tatlı patates.
  • Tavuklar için yemlik bitkilerden kil topu yapabilirsiniz, sonra gider hasat edersiniz. Buğday, darı, balkabağı, mısır. Gene göze çarpmayan, albenisi az çeşitleri ekmeye özen gösterin. Çilek mısırı, uzunçeroki mısırı mesela. Çelimsiz şeyler. Kimse onlar için bahçeyi alt üst etmez.
  • Yaban hayatı desteklemek için de gerilla bahçeciliği de yapılır. Tohum topuna darı, yonca, buğday ve çeşitli çiçek tohumlarından (akşam sefası gibi) katın. Kaplumbağalar için marul, yeşillikler, ötücü kuşlar için, deve dikeni ve diğer dikenler, yararlı böcekler için maydanoz ve sığ çiçekleri olan bitkiler, kelebekler için turp. Kendi karışımlarınızı yapın. Denemekten yanılmaktan korkmayın. Elinizde fazla sebze tohumu varsa, katın gayri. Yonca tohumu varsa ondan da katın. Arılar için karışımlar hazırlayabilirsiniz. Her bölgede arıların tercihi farklı, o yüzden karışım vermiyorum.
  • Benim en sevdiğim gerilla bahçeciliği yabani bitkileri, sebzeleri yetiştirmek. Daha doğrusu kendi başının çaresine bakanları. Sulak bir yer mi gördüm söğüt dolu sokuşturuyorum. Bir sene sonra gelip fidelerimi alıyorum. Ya da nane. Hemen sarıyor. Kim evde bayır turbu yetiştirir ki? Dikin bir yerlere, kendi yayılır zaten. Yol kenarlarında karakafes otuna denk gelirseniz bilin ki kirpi pek uzaklarda değil :) Arada bir orakla gidip hasat ediyorum, yaprakları bir bidona basıyorum. Sonra kendi bahçemde gübre olarak kullanıyorum. Bir iki kere çok yanlış bitkileri ekmişliğim vardır, siz siz olun kolay yetişiyor diye istilacı bitkilerden ekmeyin. 
  • Sapan gerilla bahçeciliğinin olmazsa olmazı. Kil topunu serpmek, dağıtmak için biçilmiş kaftan. de.. yasadışı. Yanınızda sapan taşımayın benden söylemesi. Odun yatağı yaparken yırtarsınız, sapanda yırtamazsınız.

Bahçecilik vurgulu kısmı da şöyle. Diyelim ki kimsenin kullanmadığı boş bir arazi var. Kimse ekmiyor etmiyor. Belediyeye ait olur, tren yolunun kenarı olur, kavşakların ortasındaki yeşil alanlar olur, mezarlığa/okula vb. ayrılan ama daha dahil edilmemiş alanlar olur. Karşı binadaki cadalozun arazisi olur. Oraya kimseden izin alamayıp bahçe kurarsanız -yolları, sebze yatakları olan- bu işte dikkafalı gerilla bahçeciliği. Arazi sahibinden izin almamak esas. Sanki arazi sizinmiş gibi. Tabii etrafını tel ile çevirmek bir risk, arazi sahibi gelip "hayırdır kardeşim" diyebilir. Olayın esası arazi sanki sizinmiş gibi bahçe kuruyorsunuz. İşte burada bizdekiyle yurdışında olanlar arasında fark var. Bizde olanı az buçuk herkes bilir herhalde. Biri gider ahşap, çöp vs bir çit kurar. Sonra bahçeyi ekmeye başlar. Genelde karalahana ekilir :) etrafı aşırı bakımsız bırakılır. Çöp vs birikir. Sonra tavuk beslemeye başlanır. O tavuklar yola çıkar, yolda bulduklarıyla beslenir. Olay tavuğa geldiyse artık geri dönüşü yok! En uyduruğundan tavuklara kümes yapılır, kümes barakaya dönüşür. Barakaya baca konur. Hop! Birkaç sene geçmeden 10 kök karalahana olur bahçeli gecekondu. Belediye bir yandan yıkmak ister bir yandan su, elektrik, gaz bağlar. Her seçimden önce 3-4 ay inşaat dönemidir. Gecekondulaşma.

Gerilla diyorduk. Bahçe diyorduk... Kimseyi inandıramazsınız. Bizde bahçe araç, yurtdışında ise amaç. Orada bahçe ev yapmak için bir araç değil. 

İşte bu yüzden alalen, öyle göz önünde bahçe kurmaya kalkarsak pek hoş görülmüyor. Ne işi var, kesin ev dikecek oraya diye hemen ihbar ediliyor. Zaten biraz zor kurarsınız. İşin bir de insan kısmı var. Tapulu arazide sebze yetiştirmek için elli tane lüzumsuz tiple uğraşıyorum. İzinsiz tellerden bahçeye atlayanı. Zevk için domates çalanı var, fideleri kıranı. Göz hakkı diye ağacı indireni. Şehirde sebze yetiştirmek zor demiş miydim? Tapulu araziye bunları yapan, sahipsiz bahçeye neler yapmaz. Neyse carolina reaper ektiğimden beri fazla musallat olmuyorlar. Yaktım, hem de nasl yaktım :)

Peki yurt dışında niye amaçları ev yapmak değil de bahçe kurmak? Ekonomi. Bugünlerde olduğu gibi ekonomi zora gittiğinde tasarruf etmek için bahçe kuruyorlar. Kimi devleter bunu düzene sokmuş hatta teşvik etmiş. Mesela İngiltere. Allotmentlar ayrılmış, isteyene kendi sebzesini yetiştirmesi için kabaca 250 m2 alan verilmiş. Sıkı kuralları var ama kirası yok denecek akdar az. Gelir grubu az olanlar kendi sebzesini kendine tahsis edilen arazide yetiştiriyor. Zaten allotment tahsis edilen yer demek. Böyle bir sistemin olmadığı yerlerde insanlar başkalarının arazilerinde, boş arazilerde sebze yetiştirmeye başlamış. Peki niye bazı devletler böyle bir yöntemi teşvik etmiş? İlk neden: sanayileşmenin ilk dönemlerinde işçiler isyan etmesin diye. Günde 14 saat çalışan insanların da yemek yemesi için. İkincisi fiyat istikrarı. Fiyatları dengeli tutmak için en temel yöntemlerden biridir tüketicinin ürünlerin bir kısmını kendi ürettiği sistemler. Patlıcan biber fiyatı uçup gittiği bugünlerde, seneye bahçeye patlıcan biber ekmeyecek misiniz? Üçüncüsü savaş/kıtlık durumu. Savaşlarda herkesin kendi yiyeceğini üretiyor olması esas - merak edenler vikipediden victory garden (zafer bahçesi) konusuna bakabilir. Dördüncüsü de yine ekonomi. Bu tür bahçeler pazar oluşturuyor, tüketimi çeşitlendiriyor. Yeni aletler, yardımcılar. Mezarlıklarda bile mezarlara bakan var. Bu bahçelerde ise yük taşıyan, bakım yapan, ürettiklerini satanlar...

Bizden örnek verelim. Son birkaç yılda sebze fiyatları akılalmaz şekilde yükseliyor ya ülkemizde, neler yapılıyor? Fiyat baskısı kurulmaya çalışıyorlar, denetimler yapıyorlar. Bir yandan tarım kredi kooperatifleriyle piyasaya daha ucuz ürün sürmeye çalışıyorlar, enflasyon karşısında ezilmeyelim diye. Bir yandan da dev bahçesi gibi çimenlik alanlar yapılıyor. Eleştirilecek onlarca nokta görsem de nedenleri de var muhakkak. Haklıdır haksızdır, konumuz değil girmeyelim. Başka bir yaklaşım da dev gibi çimenlik alanları yapmak yerine, ihtiyaç sahiplerine bu arazileri - 100 -150 m2 olacak şekilde - kiralamak. Peki bu araziler nasıl denetlenecek? Rüşvetçiler mi? Gene konumuz değil girmeyelim. Bir başka yöntem de ihtiyaç sahiplerinin otoriteyi yoksayıp gidip boş alanları kazıp kendi sebzesini ekmesi. Buna da girmeyelim. Bizde olay buralarda politikleşiyor işte. Bu blogu olabildiğince kahverengi tutmaya çalışıyorum, ondan mor kısımları pas geçtim. Konunun nereye gittiğini tahmin etmişsinizdir.

 Uzun lafın kısası, etrafınızda boş kullanılmayan bir alan varsa güzelleştirin. Tohum saçmak için arazinin sizin olması şart değil. İster çiçek ekin, ister sebze, isterseniz de yaban hayatı destekleyin. Devedikeni tohummu saçın :) Belki bahçeniz vardır belki tarlanız, kendinizi alanınızla kısıtlamayın. Kkullanılmayan arazilerden gerilla bahçeciliğiyle faydalanabilirsiniz. Vee en önemlisi yanınızda sapan taşımayın.

Gerilla bahçeciliğinin çalakalem yazısı budur. Burada bitmiştir.