Kararlılık derken kavram olan kararlılıktan bahsediyoruz :) Nam-ı diğer stabilite.
"Doğada her şey dengededir", "doğal dengeye" benzeri sözlere permakültürde, Fukuoka'nın doğa tarımında, eğitimlerde vb. denk gelmişsinizdir muhakkak. Yalan! :) Mesele denge değil, kararlılık. Doğa hiçbir zaman dengede değildir, ancak kararlı olmayı arar. Açıklayalım.
Kararlılık bir sistemin/yapının dengesini bozduğunuzda kendiliğinden eski haline dönmesine deniyor. Dönerse kararlı, dönmezse kararlı değil. Çukur ya da tas içinde bir top/bilye hayal edin. Kenara itseniz de rüzgar esse de sonunda çukurun en derin noktasına dönecektir. Bir parmağınızın ucunda basketbol topu hayal edin, dengede düşmüyor. Ancak durum kararlı değil, çünkü rüzgar eserse ya da eliniz titrerse düşer gider. Parmağınızın ucuna kendiliğinden geri dönmez di mi? Kararlı değil.
Doğada buna benzer bir durum var. Kendi haline bırakırsak yangınlardan sonra ormanlar tekrar yeşeriyor, çapalanan alanları tekrar yabani otlar sarıyor. Hatta şehirleri ya da kasabaları terk edersek doğa tekrardan ele geçiriyor, yapıları sarmaşıklar sarıyor, binalar yıkılıyor. Orman, çöl, deniz geri geliyor.
Kararlılık ekolojide üzerine bol bol çalışılan, modellemeler yapılan bir konu. Modelleme demek matematik demek, matematik demek birbiriyle çelişen ancak işe yarayan onlarca denklem demek (matemetiğin keyifli kısmı başlamadan sınıfı terk edenler için 1 dk'lık saygı duruşu :) O yüzden onlarca tanımı var. Gelin en genelinden kavramı açıklayalım da doğa-denge-doğa diye kekelemenin öteye geçelim. Geçelim ki konuşalım, tartışalım, anlayalım.
Önce kararlı bir sistemi ele alalım. Çukur! Çukur derin olabilir, geniş olabilir. Yan yana çukurlar olabilir. Çukurun merkezinde olabilirsiniz, kenara yakın olabilirsiniz. Bunların herbirinin bir adı var.
- Direnç (resistance): Kararlı durumdan çıkma zorluğu. Bahçenizde milyon tane salgangoz mu var, toplayıp çöpe atın! Zor ama :) O zorluğa deniyor. Çukur benzetmesinden devam edelim. A ile B çukuru aynı derinlikte. Ancak A'nın kenarları daha dik. Topu içinden yuvarlayarak çıkarmanız daha zor. Direnci B'ye kıyasla daha fazla.
- Kararlılık eşiği (latitude): sınır değer, bu değer aşıldığında artık eski duruma dönmek mümkün değil. Aynı örnekten devam edelim. Salyangozları toplayın da toplayın. Bir noktadan sonra salyangozları göremez oluyorsunuz. Artık sanki sayıları artmıyor gibi. Bir eşiği aştık sanki, başka bir kararlı duruma geçtik. Ben topladım salyangozları, hatta tarttım. Dönümden takriben 85 kg salyangoz toplarsanız -ördek almanıza gerek kalmadan- salyangoz eşiği aşılıyor. Burada sorulacak iki soru var, bir salyangoz kaç gr? ördek fiyatı ne? :) Çukurdan devam. 1 nolu çukur daha sığ, 2 daha derin. 1'den daha kolay çıkarsınız, çünkü eşiği düşük..
- Sapma mesafesi- (precariousness): Diyelim ki 100 keçi 4 çakal olunca sistem kararlı oluyor. Keçilerin sayısı artacak ya da çakallar keçi avlayacak. Belki çakallardan biri ölecek. Sistem asla ideal kararlı durumda (yani çukurun dibinde) kalamaz. Biraz kararsızlaşır, sapar, toparlar sonra tekrar. İşte mevcut durumun ideal duruma olan uzaklığa sapma miktarı/mesafesi diyoruz. Daha doğrusu ben öyle diyorum. Ekoloji kitaplarında tercümesini bulamadım. Çukura benzetmeye devam...
- Panarşi (panarchy): Muhtemel tüm kararlı durumları kapsayan döngüler dizisi. İlla bir adet kararlı durum olacak diye kural yok. Mesela Yellowstone Milli Parkındaki hayvanlar... İlk başlarda herkes dengedeyken (birinci kararlı durum) insanlar önce bizonları avlamışlar, kurt sayısı azalmış, elk (bir çeşit geyik) ve çakal sayısı artmış ve dengelenmiş (ikinci kararlı durum). Sonra kurtları avlayıp yok etmişler. Elk sayısı deli gibi artmış, çakal sayısı da. Bizon sayısı da artmış. Ancak ne dere kalmış ne orman. Elkler her tarafı tahrip etmeye başlayınca (ve üçüncü kararlı duruma ulaşmak üzereyken- elk sayısı ve çakal sayısı dengeleniyorken) kurtu geri getirdiler. Şimdi park birinci kararlı duruma geri dönüyor. Bu öyle hemen, zart diye olan bir şey değil. Adaptasyon döngüsel bir şey. Uzun bir konu, tek başına 3-5 mevzu yazısı çıkar. Bence şimdilik bu kadarı yeterli bizim için.
Hani konu anlatımından sonra örnek soru çözümü vardır ya, konuyu anlamaya yardımcı olduğu söylenir, ancak vize ya da finalde gelecek soruyla alakası yoktur. Tebrik ederim, o kısıma geldiniz :) Topraktaki organik madde azsa onu toparlamanız da o kadar zor oluyor, çünkü öncü canlılar bölgesine giriyorsunuz. Ayrıkotu, kaynaş, dikenler, böğürtlen, akasyalar gibi.. Bu bölgeden çıkmak zor. Toprağı anlamak için kendimce bir şeyler karaladım. Benim gözlemediğim kadarıyla toprakta 3 kararlı bölge var.
İlki öncü bitkiler bölümü. Hem eşiği hem de direnci büyük. Gözlemlediğim kadarıyla kendi haline bırakırsanız %1-2 organik madde oranlarında dengeleniyor/kararlı. İkinci kararlı bölge topraktaki organik maddenin takriben %5 olması durumu. Sebze yetiştirmek için güzel bir bölge :) Ancak ilk bölge gibi eşiği ve direnci büyük değil. Kendi haline bırakırsanız %5'e ulaşıyor, yani %3'ün üstüne geçtiğinizde işiniz kolaylaşıyor. Bir sonraki kararlı durum %8-9. İkinci kararlı durumdan üçüncüye kararlı duruma geçerken önce bir zorlanma hissedeceksiniz- eşiği aşıyorsunuz-, ancak birden ikiye kıyasla bu eşik hiçbir şey. Sonrası bayır aşağı. %8-9'dan daha yüksek oranlara ulaşmak isterseniz daha çok çabalamanız gerekiyor*
*Gözlemlerim bu yönde. Doğrudur yanlıştırını bilmiyorum. Örnek olsun diye var burada :)
*Niye elle çizdiğimi inanın bilmiyorum. Blogdur, üzerine gitmeyin.