Ne aydı ama! Haftalık yazmaya vakit bulamadım. Geçtim haftalığı, hiç bir şeye. Hem de kaç hafta! Baktım yoğunluk azalmıyor, ne yapsam vakit yaratamıyorum, ateşe ateşle karşılık vermek icap eder. Tohum çekilişi! Şipşak'lar, çalakalemler - biri 18 sf. İlkbahar gelmiş, tohumlar. Yatakların hazırlanması!
Tüm bunlar olurken haliyle alışverişe gitmeye fırsatım olmadı. Annem pazara gidecekmiş, yer elması istedim. Ne kadar dedi, 5-10 dedim. Beşini yataklara ekerim, kışın zeytinyağlısını yaparım. Kalanını da köşe bucağa. Çiçekleri çok güzel oluyor, böcekler de seviyor. Pazardan on kilo yer elması geldi. On kilo! Bu yaz bahçenin tamamını küçük sarı ayçiçekleri kaplayacak. Kışa bir çekiliş daha, kazanana 100 kilo yer elması! Veyahut İstanbul'un bir ilçesini baştan sona çiçeklerle donatabilirim. Tamam belki ilk sene olmasa da ikinci sene kesin. Oldu bu iş!
Durumu abarttığımı sanmayın. İlgim market bahçeciliğine kaymış olabilir şu son senelerde. Gel gör ki ne zaman sıkışsam permakültüre kayar gözüm. Terör saldırılarından sonra şehirde açık gübre satışı mı yasaklanmış, vakit kaybetmeden kompost üretimine başladım. Köprü açıldı diye nakliye fiyatları mı artmış, kendi toprağımı ürettim odun yatağıyla. Kene mi var, sarmısak lavanta. Pireye diatom.
Vakti zamanında çok istedim çiçek olsun bahçenin her köşesinde. İlkbaharın geldiğini nergisler, anemon çiçeğinden öğrenelim. O sene çok güzeldi bahçe, her renk vardı. Amma ne kadar tuttuğunu hiç sormayın. Devamı da gelmedi. Laleleri saklayamadım. Nergisler yayılır dediler, yalanmış meğerse. Eh belki en sıradanları yayılmış olabilir, o da az biraz. Einstein nergisleri, pembe nergisleri hep öldü. Yer elması öyle mi peki? Öyle nergisler gibi 3 adedi 15-20 değil. Kilosu 5 lira. Kuşlar böcekler çok seviyor. Kökü yeniyor, sapları kuruyunca kümese. Çiçeklerini avcı böceklerin yuvası. Kendi yayılıyor. Mis, temiz iş. Ben belediye başkanı olsam, ne lalesi sümbülü. Her yere yer elması! (söğüdü, kış iğdesi, kokar ağaç, ateş dikeni, lavanta..). Yok şaka ediyorum, park bahçelerin işi o.
Bahçedeki tavuk kadrosuna yeni eklemeler oldu. Maranslar. Koyu kahve renkte yumurtluyorlar. Yeşil-mavi yumurtlayıcı da var. Boynu kel olanlar da. Köyden aldığım yumurtadan çıkanlar da. Alabilir miyim bilmiyorum, alırsam Gerze tavuğunu da ekleyeceğim bu gruba. Ondan sonra da çorba için malzemelerim hazır. Tavuk çorbası değil, kendi cinsimi yaratacağım 4-5 seneye. O çorba ;) Hep bana mı denk gelir, inanın bilmiyorum. Marans civcivlerinden ikisi mağlup başladılar hayata. Kuluçka makinesinden çıkartıyorken bir de baktık basur. Civcivler basur olmuş. Geri itmek gerekiyormuş. Olmazsa ölürmüş. Denedik de olmadı bir türlü. Biri öldü, biri zor da olsa yaşıyor şimdilik. Anlamadım. Basur civciv resmi koymayayım şimdi, acayip bir şey.
Dünyaya yeni geldiklerinde şöyleydiler.
Bu da buzdolabına transfer olduktan sonra.
Esas kadroya gelecek olursak, ben cidden anlamıyorum bu tavukları. Geçen kar yağdı, gene tüm kadro yumurtladılar. Manavdan sebze atığına denk geldik, attık bahçelerine. Bir hafta doğru düzgün yumurtlamadılar. İlk kar yağışından beri bir tanesi düşünüyor da düşünüyor. İlk başta sandım hastalandı, ölecek. Öyle değilmiş, bir buçuk aydır çözemedi gitti. Artık kafasını neye takıldıysa..
Geçenlerde komşum yumurtaları görünce, kaç yumurta aldığımı sordu. Dört buçuk dedim. Anlamadı haliyle. Ben de anlamamıştım zaten. Resimle izah edeyim.
Çok genel bir şey diyeceğim şimdi. Garipsemeyin. İnsanlar sanıyor ki her yerde böyle. Değil ya. Valla. Geçenlerde tohum aldım. İçinden 20 alabaş tohumu çıktı paketten. 20 adet. 10 çimlenmedi. Başka bir yerden tohum istemiştim, o da parasıyla. 12 adet mısır tohumu gönderdi. 12 mısır bitkisi birbirini tam dölleyemez ki. En az 30 olması gerek. Demek piyasa buna izin veriyor, rakipleri yok herhalde. Yalan olmasın yurt dışında da az adette tohum satan var. Ancak yalnızca özel türlerde (özel hibritlerde), çok da nadiren bazı ata tohumlarda durum öyle.
Çekiliş yaparken koyabildiğim kadar çok koydum her zarfa. Mümkün olsa daha çok koyacaktım. Niye mi? Bitkiler zaten tonla tohum veriyor. Pazıyı bırakın tohuma dönsün, anlarsınız demek istediğimi. Ayrıca tohum bir sene için alınmaz ki. Aldığın tohum en az 3 hatta 5 yıl yetmeli sana. Belki ekmezsin o sene. Sebze yetiştirenin elinin altında her birinden en az 10'ar çeşit olmalı. Her sene yeni çeşitler deneyebilmeli, tohum kaldı mı derdi olmadan üst üste ekim yapabilmeli. Yoksa her sene her çeşitten tohum saklamaya kalkarsan ohhooo. Öyle diyorum da bazı cinsten toplasan 40'ar tohum kalmamıştır elimde. Son zarflara 5er tane koyabildim. Yoksa dolduracaktım. Ukdesi kaldı içimde. Zarflara koymadan önce:
Şu çekilişte en çok dikkatimi çeken istatistiklerler ve mesajlar oldu. Biliyor musunuz çekilişe katılanların %80'i kadın. Mesaj atanların, soranların, sorgulayanların. Mevzu sadece oran da değil. Hem öncüler, yeni şeyler getiriyor tanıtıyor, girişimciler. Hem de koruyucular. Eski tohumlar, görenekler, tarifler/reçeteler korunsun istiyorlar :) Beklediğimin ötesinde destek gördüm. Öyle böyle de değil, çekiliş uçtu resmen. İyi de oldu, ne güzel dağıttık hepsini.
Geri kalanı şimdilik bende saklı kalsın :) Gerçekten, kalben çook teşekkür ederim.
Çekilişe hazırladığım zarflar. Mısırları, kabakları her gün kontrol ede ede yetiştirince, istemedim zarflar özensiz olsun. Mühür de güzel durdu sanki.
Bahçede pek fark edilmese de (bu yazıyı yazıyorken fark edilmiyordu daha doğrusu), bahar geldi artık. Sazlar büyüyor tekrar. O yaprakların altında saklanan böcekler, kurbağalar, örümcekler hepsi uyanacak şimdi.
Kış kıtlığından bahsetmiştim. Aynen de öyle oluyor. Bu aralar bahçede pek sebze kalmadı. Karnabaharların hepsini kar çaldı. Tekrar verirler mi bilmem (ikinci ekip de zorlanmış bu sefer). Bu haftaki hasat üç beş minik brokoli ve turp. Pazı da var bahçede. Ne yalan söyleyeyim elim pazıya gitmedi. Ektiğim kış sebzelerine çeşit lazım. Pok choi? Farklı ıspanak türleri?
Yılın son mandalinası da böyle oluyormuş. Kar yağınca öyle de şekerli oluyor ki.
İlkbahar heyecanı beni de ele geçirdi. Zaten geç kalmıştım işten güçten. Bu sene, geçen sene olduğu gibi market bahçeciliği yöntemlerini uyguluyorum. Ondan Gelecektarımda'nın dediği gibi yaptım bu sefer. 2 ölçek torf, 1 ölçek vermikülit. Torf TS1 marka olacakmış. Yalan olmasın, benim kendi karışımım iyiydi hoştu, bedavaydı ama derdi tasası da bitmiyordu. Filizlenme aşamasında yaşanabilecek her hastalığı, her problemi görmüşümdür herhalde. Vermikülit ve torf karışımı mükemmelmiş. Gerçi TS1 'de pahalı gelebilir. Fiyatı internette çok değişken, kargo fiyatına da dikkat edin- gidip alamıyorsanız. Son birkaç senedir market bahçeciliğini kurcaladığım için fazla sorgulamadım fiyatını. Seneye alternatiflerini elbet bulurum. Bir şeyi ilk kez yapıyorken önce dedikleri gibi yapıyorum. Sonra tabi ki değiştiriyorum, usulca bildiklerimi ekliyorum.
Viyoller hazır. Evvelki senelerde pet şişelerden, kartondan, gazete kağıdından saksılar yapmıştım. Hatta gazete kağıdından saksı yapmak için aletim bile var. Ancak bu sene, geçen sene olduğu gibi, odağımda market bahçeciliği var.
Şunu demeliyim ki, tohum ekmek kesinlikle iki kişilik bir iş. Ayrı bir heyecan :)
Gelecek yıllarda bunlar olacak ama çok daha fazla sayıda.
Yatakları yabani otlar sarmış. Koku denetimine takıldı. Notumu kırdı Kermit.
Ocak ayındaki kar yağışına kesinlikle hazır değildim. Bitkilerin üstünü örtmek için yer serasının demirlerini bükmüş, yerine takmıştım ama örtüsü gelmemişti. Örtü geldiğinde ise yanlış genişlikte aldığımı gördüm. Nasıl oldu bilmiyorum, akşam verdiğim sipariş bir gün sonra kar yağışı başlamadan önce elime ulaştı. Ucu ucuna brokolileri ve karnıbaharların üstünü örttüm. Lahanagillerin soğuğu sevdiği doğrudur, tadı da güzelleşiyor. İnternette de öyle dediler yağış öncesi. Artık içime mi doğdu bilmiyorum ben örttüm hepsini. Eksi sekiz dokuz öyle her lahananın kaldırabileceği soğuk değil. Örtülerin üstünü silkmeye gittiğimde örtmediklerim umutsuz gözüküyordu. Sarımsaklar bile. O gün ucu ucuna günü kurtardı sebzeler.
İkinci kar yağışında ise herkes örterken ben örtmedim. Bu da resmi :) Açtım ki içindeki böcekler ölsün. Nedenini nasılını pek bilmiyorum, ikinci soğuğa daha dayanıklı oluyor bitkiler. Tahmin ettiğim gibi oldu. Kar eridikten 2-3 gün sonra hepsi toparladı.
Hele baklalar, o kadar memnunlar ki hallerinden. Yeni yeni bakla tohumları geldi elime. Bakalım çoğaltabilirsem paylaşırım. Onları da bu haftasonu ektim. İlkbahar baklası bence daha lezzetli oluyor.
Şimdilik bu kadar :) Haftalıklara devam edeceğim. Yani umarım :)
Not: Patlıcan, biber, domates, bezelye, soğan, ilkbahar baklası, alabaş, pırasa, çin lahanası, bamya ve turp ve patates. Bunlar ekildi hep. tatlı patates daha sürgün veriyor. Haftaya balkabaklarını ekeceğim. Çıkmayan, pıtlamayan, filizlenmeyenlerin yerine de yenilerini ekeceğim.