19 Mart 2021 Cuma

mevzu: yeni bahçe

Geçen hafta bir çılgınlık yapıp bahçe kurmaya gittik. Cumartesi öğleden sonra Nevin Abla ıspanaklı börek ve tarhana çorbasıyla Rohan şövalyeleri gibi yetişmeseydi halimiz niceydi. Kazma kürek tamam da içecek ve yiyecek bir şey almadan bahçe kurmaya gitmek nedir!? :) Trafiğe yakalanmayalım diye yolda durmadık da. Fanta vardı arabada. Onu içtik. Evde de varmış büyük bir şişe. Gece de onunla geçti. Gelenler "bunlar herhalde en çok fantayı seviyor" diye getirdiler bir kaç şişe daha. Bol bol fanta içtik tüm haftasonu. Mümkünse bir süre fantayı görmek istemiyorum. Su ne büyük nimetmiş.

Biz iki gün güneş doğumundan batışına kadar aralıksız çalıştıksa da, vukuatsız mıydı bu gezi? Hiç de bile! Daha yoldayken yan şeritteki aracın camında karga patladı. Selfie çekiyordum, yüzümden anlaşılır belki.

Cumartesi akşam paydos etmek üzereyken yüzünde 3-4 kat maske olan biri bize şöyle bir bağırdıktan sonra tüm gayretiyle girişteki demir kapıyı sökmeye başladı. O 150 kiloluk kapıyı tek başına indirirken, biz bir an bahçede üç buçuk atmadık dersem yalan olur. Birol Ağabeymiş meğerse, sağolsun rahmetli dayımın çapa makinesini getirmiş. Kapıdan geçsin diyeymiş. Çapasız bahçe mi olurmuş. Müfit Dayı demiş :)

Pazar günü, o sökülmüş kapıdan içeri "ben senin anneni tanıyoruumm!!" diye avazı çıktığı kadar bağıran bir teyze içeri atılınca, durumu yadırgamadık açıkçası. Onun da yüzünde 3-4 kat maske var, bir de üstünde mont. Tam Star Warsdaki Java'lar gibi...(dostane uyarı: iki ya da çok sayıda maske takıyorsanız önce kendinizi tanıtın ve tanıttığınızdan emin olun :) Öğleden sonra biz fantamızı yudumlarken köyün hanımları yan bahçede toplaştı. Korona günü yaptılar. Arkadaş bir insan aralıksız 5 saat mi yerilir, el insaf! Dedikodunun dibini gördüler. Ayrıntı atlamadılar. Fatma Teyze, her kim isen, geçen pazar kulağının çınlaması hiç hayra alemet değildi. Benden söylemesi. Bir de kısa boylu gözlüklü, çırtlak sesli biri var. Tüm sırlarını -tamamını- bütün köye anlattı. Bilesin. 

Akşam yorgunluktan ayakta duramazken görev bilincimiz yükseldi bir anda, çapa makinesini getirmişler, temizleyip çalışır halde geri götürmeliyiz! O kadar yorgundum ki, arabaya yüklerken bagajda makineyle kalakaldım bir an. Dönmez'in "abi öne geçmeyecek misin" demesiyle kendime geldim. Görevlendirmemiz var da çapa makinesini nasıl izah edececğiz. Pazartesi sabah toplantımız var desen polis sormaz mı bununla mı diye. Şansımıza toplantı iptal oldu, bir de makineyi veremedik. Biz gene köy yollarından tıngır mındır getirdik makineyi. Kötü mü oldu yani, çapa makinesini gezdirmişiz. O kadar iş yapıyor, biraz da gözü gönlü açılsın. Hakkıdır.

Neler yaptık, niye yaptık, aklımdan neler geçiyordu bir bir yazmak istedim. Açıklama kısmı biraz karışık olabilir. Ondan başta bir özet geçeyim:

  • 10 adet sabit sebze yatağı yaptım, 6'sı 12 m uzunluğunda, 4'ü 10 m (market bahçeciliği).
  • Yataklar 75 cm genişliğinde, aralarındaki yürüme yolları 40 cm.
  • Damla sulama sistemi için hatlar çekildi. Boruları bağlayıncaya kadar yağmur suyuyla idare edecek.
  • Yataklardan ikisini çapalamadım. Çapasız tarım deneyeceğim bu yataklarda. Diğerleri iyice çapalandı.
  • Gübre olarak elime ne geçtiyse attım. Kül, alçı, orada burada kalmış poşetlerdeki gübreler. Bozulmuş köpek mamaları.
  • İlk 2-3 yıl öncelikli amaç biber-patlıcan yetiştirmek değil, toprağın üstünü örtmek, yabani otları öldürmek ve toprağın iyileşmesini sağlamak. Bu süre zarfında tatlı patates, patates, yer elması, balkabağı gibi yeri örten sebzelerden ekeceğim bol bol. Çapasız tarım olan yataklara da bakla ekeceğim. 
  • Bahçeye ne kadar harcamalıyım diye çok kaba bir hesap yaptım. Hesaba göre önümüzdeki 5 yılda bu bahçeye 2000 TL'den fazla harcamamalıyım. 

Neresi

Bir alan var İstanbul'dan giderken 4-5 saat mesafede. Giderken diyorum çünkü bu şehirden çıkmak bile bir mesele. Alan diyorum çünkü daha iyi ifade edecek bir kelime yok. Konu komşu 30 yıla yakındır çöp atmış. Çöp derken moloz, cam, tahta vb. Geçen yıl temizleme şansım oldu. 5 romörk çöp attık yetmedi, 50 çuval daha topladık. O da yetmedi bu son gidişimizde 30 çuval daha. Görünüşe bakılırsa bi 100 çuval daha beni bekliyor. Çöpleri topladıkça alan bahçeye benzemedi az biraz.

O moloz yığınının altındaki toprak efsane. Benim yıllardır elde etmeye çalıştığım toprak işte tam da bu. Tınlı toprak. Hem kum var, hem kil, hem de silt. Hem iyi drenaj oluyor, hem su tutuyor, hem de işlemesi rahat. Son otuz yılda sadece bir kez ekildiği için de organik maddece zengin, siyah. Hayat dolu. Nereden mi biliyorum bunu, yabani otlardan. "Anam çoştu lan bunlar" durumu var bahçede.


 Ne, Nasıl

Yabani ota karşı yapılacaklar belli. İlaç atabilirsiniz, yabani ot da ölür toprağınız da. Örtebilirsiniz. Organik olarak samanla olur, dal öğütüğüyle (wood chip), kartonla. Bu kadar uzaktan bu malzemelerle olamayacağı için sera taban örtüsü aldım. Üç metre eninde. 2020 yılı biraz sallantılı geçtiği için tüm bahçeyi örtecek kadar örtü de alamadım. Pahalıymış. 2020 sonbaharında serdim, ocak sonu geldiğinde şöyleydi, dedikleri kadar varmış. Altındaki otları öldürmüş ama toprağı öldürmemiş. O gelişimde o kadar yumuşaktı ki toprak, hayat doluydu. Bütçem elverdikçe örtüden aldım aldım serdim. Tabii ki bir ayda altındaki otu öldüremedi, iyi sabitlemediğimiz için de savrulmuş bir kısmı. N11'den aldım taban örtüsünü, daha ucuza bulamadım.

Taban örtüsüne alternatif çilek naylonu ve silaj örtüsü var. Çilek naylonu çok ince, doğrudan yabani otların üstüne serilecek gibi değil. Sürülmüş toprağın üstüne olur belki. Bilmiyorum, denemedim. Böyle iki yüz metrekare alanın ilacı ise silaj örtüsü. Mısır bitkisinin tamamını öğütüp saklıyorlar kışın hayvanlara vermek için. Onun üstünü örtmede kullanıyorlar silaj örtüsünü. Çok büyük. Rulosu 600 metrekare kadar. Bana üçte biri gerekiyor ve malesef parça satmıyorlar. Yapcak bir şey yok. Taban örtüsü aldım. (Bunu yazarken aradım tekrar, evet silaj örtüsünü parça halinde satan varmış. Satıcıdan daha önce alışveriş yapmadım, ondan koymadım linkini. Bir de Murphy, gene andım seni)

Sabah 7 de kalktık, buçuk olmadan bahçeye çıktık. Etrafı topladık önce. Ağaçları budadık. Örtüleri kaldırdık. Vee çöp topladık. Saat on olunca market/bakkal açıldı niyahet de, gidip bir şeyler aldık yemeye.

Alet yapar el övünür derler ya. Doğru diyorlar. Şu arkadaşlar olmasaydı budama çok uzun sürerdi. Wolf garten'dan. Ben alalı oluyor bir on sene. Güncel fiyatlarını bilmiyorum. Yay şeklindeki testerere efsane. Daha ucuz alternatifi olarak retta diye bir markanın testeresi iyiydi. 2016'dan beri satıldığına denk gelmedim. Raslantı mı değil mi bilmem. İyi kesiyordu, wolf'un çeyreği fiyatınaydı, onu bilirim ama.

Bahçenin ortasında dalların yığılı olduğu bir yer var. Geçen seneki kurban çukuru o. Çiğ et, kemik vb.'nin gömüldüğü yere bir süre sebze ekmemek akıllıca olur. Parazit olabilir. Aynı şey insan atıkları (gübre) için de geçerli. Yatakları yapıyorken sanki göz ardı etmişiz gibi durabilir. Bu sene oralara ekmeyeceğim. Seneye de ekmem.

Yataklar

Bahçeye sebze yatakları yapacağım. Yataklar sabit kalacak. Yürüme yolları da. Öyle araziyi baştan sona çapalayıp üzerine damla sulama döşeyerek değil. Yataklar sabit olunca, yürüme yolundaki toprağı yataklara atabiliyorsunuz. Bu sayede yataklardaki toprak kalınlığı artıyor ve yürüme yolundaki yabani otları alt üst etmiş oluyorsunuz.

Sebze yatakları yaparken eni boyu önemli. Esasında boyu size kalmış. İsterseniz 10 m olsun isterseniz 100 m. Ancak etrafından dolanmanız gerekecek. Bir de yatağı tek seferde ekmek, gübrelemek ve hasat etmek önemli. Ondan bence abartmayalım, ya 10 m'in katları olsun (10 ya da 20) ya da 12 (12 ya da 24). On metre hesabı rahat olsun diye. On iki olmasının sebebi de bir yılda 12 ay, günün 24 olmasıyla aynı sebep. Bölmesi çarpması rahat oluyor. Ben bahçenin izin verdiği kadar uzun yapacağım. Ondan boyuna pek dikkat etmedim. 

Eniyle ilgili olarak market bahçeciliğinde 75 cm öneriyorlar. Bu yatağın üstünde bacaklarınızı açıp rahatça eğilebileceğiniz uzunluk. Daha büyük olursa hem üstünden geçmeniz zorlaşır, hem de hasat etmeniz. Hesap da karışıyor biraz. Bir şeyin 4'de üçünü alması daha rahat. 10m yatak mesela 7,5 metrekare, 12 m yatak 9. Birim alandan bir sezonda ortalama 5 kg sebze alacağınız için, 10m yataktan  (7,5*10/2) 37-38 kilo, 12 m yataktan (9*5) 45 kilo sebze hasat edersiniz. Beklentim bu.

Sebze yatağı yaparken önerilen iki mesafe daha var. Biri 90 cm, diğeri 120 cm. Üretim yapanlar için değil bu sayılar, hobi ya da zor bir yerde ekim yapıyorsanız onun için. 90 cm bir insanın tek taraftan rahatça uzanabileceği en uzun mesafe. Duvar dibine yatak yapıyorsanız 90 cm civarında yapmaya dikkat edin. 120 cm de iki taraftan uzanabilildiğiniz durum için önerilen mesafe. Sebze kutuları yapıyorsanız 120 cmden daha geniş yapmayın derim. Ha 90 illa 90 mı olacak, yoo. 100 de olur. Size kalmış. Önerilen mesafeler bu, 75 cm üretim- satış için, 90 cm bir kenarı duvara dayalı, 120 cm iki taraftan uzanmak için.

Peki aralarındaki patikalar kaç cm olacak. 30 cm öneriyorlar. Ben 40 cm yaptım daha rahat yürümek için. Otuz cm bana fazla dar geliyor, hele hele bitkiler boy atınca. İlk kez bahçe yapıyorken patikalara fazla önem vermemiştim, sonra gördüm ki ne kadar çok gidip inceleyebiliyorsam ve rahat hareket edebiliyorsam verim de o kadar fazla oluyor. Bu bahçe için patikaları 30 cm seçmiş olsaydım, bahçeye 10 yatak değil 11 yatak sığacaktı. Bence bir yatak daha sığdırmak için yürümeyi zorlaştırmaya hiç gerek yok. Resimde 40 cm'in ne kadar geniş olduğu gözüküyor. O on cm çok farkettiriyor.


Market bahçeciliğinde kimileri bu yataklardan 10'u ya da 12'siyle bloklar yapıyor. Şart değil, kimileri de yan yana diziyor yataklardan 100'ünü. Blok olarak yapmalarındaki amaç mahsül/hastalık döngüsünü daha rahat gözlemlemek. Bir yere aynı bitki türünü ardı ardına ekince şu ikisi oluyor. Aynı bitki her yıl topraktan aynı besinleri/mineralleri çektiği için toprak o sebzeyi artık kaldıramaz oluyor. Arka arkaya domates ekerseniz kalsiyumu ve magnezyumu topraktan emdiği için domateslerin kabukları incelir, yarılır. Diğer sıkıntı da şu. Toprakta zararlı "böcükler" bitkileri takip ediyor. Aynı yere her sezon lahanagillerden ekerseniz, mesela, lahana sineği, zararlı yuvarlak solucanlar artıyor. Yararlı/zararlı dengesi bozuluyor. Bu nedenlerle sebzeleri hep bir döngüde ekmek gerek (bir istisnası var, aşağıda yazdım). Blok yapanlar o yıl lahanagilleri (lahana, brokoli, turp, alabaş gibi) ektilerse bir bloğa, seneye başka bir şey ekiyor. Benim ise zaten blok yapacak halim yok, 10 tanesi anca sığdı. Yatak bazında döngüye dikkat etmem gerek.

Yeri gelmişken yazayım. Bu mahsül/zararlı döngüsünün istisnası da şu. Toprağın üstünü her yıl 5-10 cm kompost ile kaplıyorsanız (kimileri 3 de olur diyor), toprak yenilendiği için döngüye gerek kalmıyor. Charles Dowding'in bunu göstermek için yıllardır süren bir "deneyi" var.

Yataklar rahat çıksın diye, nereyi kazacağımız, nereye dokunmayacağımız belli olsun diye, yani iş muntazam olsun diye kazık çakıp ip çektim. Yeni bahçe yapıyorsanız sizin de çekmenizi tavsiye ederim. Hem iş temiz oluyor hem de önünüzü görmek moral veriyor.


 İpleri çekince ortaya şu tablo çıktı. Bahçeye 12 m uzunluğunda 6 yatak, 10 m uzunluğunda da 4 yatak sığıyor. İlk üç yatak incir ağacının altına denk geldiği için kısa. Son yatak da dut ağacının. 

Para, para, para

Toplam ekilecek alan 84 metrekare. 200 metrekare alanın geri kalanı ya patikalar/çevre yolu ya da ağaç altı. Yılda yarım ton sebze alabilirim (84*5). Bir kilo sebze 10 liraya satılsa (sarımsak gibi şeyler eksem mesela) 5 bin TL eder. En kötü olsa olsa 2500 TL olur. Kontrol için başka hesap yapacak olursam, tatlı patatesin kilosu 20 tl gibi, bir bitki en az yarım kilo ürün veriyor. 25 cm de bir ekildiğine göre, tek sıra eksem, 440 adet eder. 220 kilo tatlı patates toplayabilirim. Bu da 4400 tl ediyor. Tamam, bence hesabım doğru, üç aşağı beş yukarı bu mertebede olacak kazancım.

220 kilo tatlı patates (tapates) ihtiyacım olduğu için yazmadım bunu. Ya da para meraklısı biri olduğum için... Amacım bahçeye ne kadar harcayabileceğimi görmek. Ben parayı işin sağlamasını yapmak için hesaplıyorum. Ne kadar harcarsam artık zarar edeceğimi bilmek istiyorum. Bu bahçeyi kurmak için (ki kurması en masraflı kısmı) 2000 TL'den fazla harcamak pek mantıklı değil gibi di mi? Hayal edin, yeni bir yer satın aldınız, bahçe kuracaksınız. Ne kadar harcarsınız? Gidip Bauhaustan torf satın alıp sermezsiniz di mi? Hiçbir şey yapmadan ekerseniz de sebze alamazsınız. Benim tahminim 2000 TL, peki doğru mu? Öyle ama peki neden öyle? Bir sonraki paragrafta açıkladım bunu. İlk kez bahçe yapıyorken bu hesapları yapmıyordum. Cebimde delik olduğunu fark edince bu hesapları yapmaya başladım. Son iki yıldır bahçe bahçe için para harcamıyorum, para kazanıyorum. Ürün satarak değil, tasarruf ederek. Yaptığım hesap üstün körü. Baştan uyarayım :)

Bu para hesabıyla ilgili bir paragraflık ukalalık var, onu da yazmadan geçmeyeyim. Bahçe ile ilgili kısım bu paragraftan sonra devam ediyor. Durumu kabaca anlatayım. Bir işin ekonomik olarak yapılabilir olup olmamasının hesabı var. Fizibilite deniyor buna. Bir fikir fizibil değilse, yaparsan para kaybedersin, zarar edersin. Bir iş fizibil ise bir süre zorlanırsın, ama sonra hep para kazanırsın. Genelde -ki bu işten işe değişir- bu süre 5 yıldır. Yani bir yere para harcıyorsan en kötü 5 yılda o parayı geri kazanman gerekir. 5 yıldan kısasya hemen atla, yap, kazan paranı. 5 yıldan uzunsa başka fırsatlara bak. Tabii bizde hesap karışık, enfasyon var, kur farkları var, faiz var. Ayrıntılarına girmeyeyim şimdi. Bir diğer hesap da 1'e 7 oranı. Yani sana para kazandıran her ne ise (işin özü - makina/alet/insan) ona harcadığından en az 6 kat daha fazla para kazandırmalı. Diyelim ki bir makine aldın, yüz bin TL. O alet ile yılda en az yedi yüz bin TL para kazanmalısın (ciro). Yoksa işletme giderleri vs. zarar edersin.

Bu böyle değil esasında ama fikir versin diye yazdım. El hesabı bu. Bahçeye geri dönecek olursak, bahçecilikte fizibilite süresi 1 yıl. 5 yıl değil. Gübreyi atarsın, mahsülü toplarsın o kadar. Seneye yeni bir yıl. Nereden bileceksin seneye ne olacağını, belki yazın ortasında sel götürür. Market bahçeciliğinde buna çok ama çok dikkat ediyorlar. Bir de sebze yetiştiriciliğinde o oran 1'e 7 değil 1'e 10. Yani bahçende 5000 TL'lik sebze yetiştiriyorsan harcayacağın para en fazla 500 lira olmalı. Buna gübren, yol masrafların vs, hepsi dahil. Daha fazla harcarsan para kaybedersin. Benim bu yıl bahçeye harcayacağım para, yani bütçem, 500 TL'i geçmemeli. Gibi? Değil. Nedeni şöyle.

Permakültürde bu oranlar biraz farklı. Bir yıl için yapılmıyor ki permakültür, 20 yıl 100 yıl dayansın üretsin diye yapılıyor. 20 yıla göre mi hesap yapacağız? Hayır! Fizibilte 5 yıldı, yukarıda yazdım. Permakültür projelerini inceledim, kabaca hesap yaptım. Fizibil olması için en az 7 yıl gerekiyor. Ağaçlar büyümeden meyve vermiyor sonuç olarak. Biz en kötüsünden hesaplayalım. 5 yıl diyelim. yılda 5000 değil de yarısı kadar kazandırsın bahçe. Kim bilir belki seneye hiç ekemeyeceğim. 5*2500=12500 tl ediyor. Hadi 15000 TL'ye yuvarlayalım. Onda biri alıyorduk; 1500 TL.

Bu da şu demek, 500 TL'den az para harcamaya çalış. O yıl 500TL'den fazla harcarsan para kazanamazsın. Ha, para en önemli şey değil, toprak iyileşsin bahçe güzelleşsin diyorsan, sınırın toplamda (yani 5 yılda) 1500 TL. İlk yıl bundan daha fazla para harcarsan ahmaksın Kirpi. Kendini tüketiyorsun.

Ya da şöyle: 

Gübreye vs harcayacağım en fazla 500 TL olmalı (5000/10). Hata yaptık sanki, fazla gibi? 500 lira gübreyle koca tarlaya gübre atarsın. Çünkü fazla! Hesabı İstanbul'a göre yaptık. Domatesin kilosu İstanbulda 10 TL, bu bahçenin olduğu yerde ise bir lira bile değil. Yani bahçenin hakettiği gübre 500 değil sadece 50 TL. Gübreye 50 liradan fazla harcayayım en iyisi.

Örtüler vs gibi uzun yıllar kullanılacak şeyler için bütçe 1500 TL idi. Örtü 5 yıl dayanmıyor. İki belki üç sene o da anca dayanıyor. Yani iki kez örtü almam gerekecek. 1500/2=750TL. Geçen yıl örtüye harcadığım para 500 lira olunca durdum. İşte bundan. Cebimde para kalmadığı için değil, daha fazlası fizibil olmadığı için harcamadım. Örtü yerine başka bir şeyler yapmam gerek. Hem örtmeli, hem de mahsül vermeli (örtü İstanbul'da da orada da aynı fiyat olduğu için bölmedim).

2000 TL demiştim ya bahçe kurmak için, hesap buradan geliyor. 1500 TL uzun süreli yatırımdan, 50 TL de her yıl gübreye harcadığından. 1500+5*50=1750 TL. Bıcak keskinliğinde olacak değil ya! 1500-2000 TL arasında tutmak bundan önemli. Fazlasını sakın harcamayın. "Sürdürülebilir" olmaz. Hele hele her on senede bir darbesi, 5-6 senede bir ekonomik krizi olan ülkemizde kesinlikle olmaz.

Hesabı kolaylaştıralım o halde. 200 metrekare bahçe için 2000 liraysa, 300 metrekare için 3000 TL. Altı dönüm arsa satın aldıysanız, fizibil olması için sınırınız 60bin TL. 1 metrekareye en fazla 10 TL, o da 5 yıl.

Umarım çok karışık değildir.

Hangi teknik?

 Yatakları yaparken bahçe tekniklerini bir bir inceledim. Bir çalakalem yazısında (tonla yazım hatası olsa da) yazdım aklıma gelenleri  çalakalem: yeni bahçe- yöntemler . Atladıklarım vardır elbet. Yoğun tarım yapmamın hiç bir anlamı yok, istesem de yapamam zaten. Çift kazı yapacak ne zamanım var ne de kompostum. Kendimi o kdar yormaya da niyetim yok. Seyrek ekim yapsam, yabani otları ne yapmalı? Örtemedim ki. Çapasız tarımı yapacak kadarorganik madde getirmesi dert, satın alması dert. Aynı durum lazanya bahçeciliği için de geçerli. Odun yatağı yapmak da aklıma yatmadı pek, yatakları yapmak için odun satın almam gerek. Etrafta bu bahçeye gömülecek -kabaca- 50 metreküp odun yok. Fukuoka'nın yöntemlerine saygım sonsuz, ancak anlamsız olur bu kadar bereketli toprağa kil topu atmak. Modern market bahçeciliği yapmak istiyorum. Üretip satmak için değil, bazı özel cinsleri çoğaltmak için. Kendi bahçemde tozlaşma oluyor cinsler arası. Market bahçeciliği için toprağı adam etmek gerek, onu da yapamayacağım için geriye iki yöntem kalıyor onları kendime uyarlamam gerek, basit üretim yöntemi ile tembel yatak yapımı.

Basit üretim yönteminde yatak üç kısıma ayrılıyordu. İlk kısım balkabağı için. Örtü üstünde o büyürken, örtünün altında -artık ne varsa- atılıp kompost olması sağlanıyordu. İkinci kısıma patates ekiliyor, hasat edilirken toprak çapalanmış oluyor, taşı ayıklanıyor. Son kısımda da soğanla havuç var. Benim tüm bahçeyi örtmem ve altında kompost oluşturmam gerek. Taşını ayıklamamın anlamı yok toprak zaten muhteşem. Yabani otların ölmesi gerek örtünün altında.

Tembel yatak yönteminde ise, çayırı parçalar halinde kesip yatağın olacağı yere ters olarak yatırıyorsunuz. Altı üstü kök arası çayır olan sandiviç gibi bir şey oluyor. Çayır arada çürüyüp giderken size mis gibi toprak ortaya çıkıyor. Bunu yaptım. Yürüme yolundaki toprağı yatağın üstüne ters yatırdım. Arada kalsın, çürüsün diye.

Çapa makinemiz yok diye yatakları başta tembel yatak yöntemiyle yaptık, şekli şemali belli oldu. Cumartesi akşamı çapa makinesi gelince, örtünün yabani ortları öldürdükleri hariç tüm yatakları çapaladık bir tur daha. Yatakları bir tur daha yaptık. Yer elması, patates, bayırturbu ve balkabağı ektim. Damla sulama hortumlarını çektim. Hortumlardan eskiden kalma, 80cmde bir delik var. Olsun, ucuz sirke baldan tatlıdır hesabı koyduk gittik. Şaşırtmacalı çektik hortumları, 40 cmde bir su damlar oldu. Giderken üstlerini iyice örttük, yabani otlar çıkmasın diye.

Resimlerle Anlattım

 Budamaları yapıp örtüleri kaldırdıktan sonra:

Etrafı toparladık, çöpleri topladık


Bu da bahçenin üst kattan görünüşü:

 
İp çektik yemek arası verdik:

Küreği saplıyarak ip boyunca çayırı "kestik", kökleri vs.

 
 
Sonra patikalardaki toprağı ve çayırı yatağın üstüne ters gelecek şekilde koyduk.

O ilk yatağı o kadar çok kök sarmıştı ki, daha otsuz kısıma başlamadan pil bitti.

Üst kattan görünüş:

Aynı işlemi geri kalan yataklara yaptıktan sonra: 

 Bu arada bir kiremit altında denk geldim dostlara düşmanlara, (Cinslerini bilen var mı? Ufak sarı salyangoz cam saygangozu gibi duruyor, salyangoz avcısı salyangoz)

İlk gün böyle bitti. İkinci gün artık çapa makinemiz olduğu için 8 yatağı çapaladık. Çapalarken yataklar bozuldu tabiyatıyla. Yürüme yollarını bir kez daha açtık. Çapalamadan önce yatağın üstüne odun külü, alçı ve gübre olarak kullanabileceğim ne varsa serptim.

 Yollardaki toprağı yataklara attıktan sonra toprağı tırmıkla düzelttim.Sonra da tavı tutsun diye tırmıkla sıkıştırdım. 

Sonra da damla sulama hatlarını çektik

Bir yandan yatakları çapalarken, diğer yandan yolları açıp damla sulama hatlarını çektik. Yatakları bitire bitire son yatağa kadar geldik:

Yatakların tamamı bittikten ve hatlar çekildikten sonra:

Üst kattan görünüş:

Ve yabani otlara karşı toprağı örttükten sonra:

Üstünü örtmediğim yataklarda yer elması, patates, balkabağı ve bayırturbu var :)