Günlerden cumartesi, evdeyiz. Rahmetli babamın kafasında mavi takkesi, elinde gazetesiyle uyuyakalmış. Fış fış horluyor. Annem bir sandalye çekmiş mutfak tezgahına, yüzüstü uyuyakalmış. Ben nerede olduğumu bile anlamıyorum, fena çarpılmışım. Sanki evde gaz sızıntısı oldu da ailecek zehirlendik. Altı üstü kahvaltıda sarımsaklı ezilmiş peynir yedik diye bütün hafta sonu bir orada bir burada bayıldık.
Sarımsak deneylerinin senesiydi o sene. En yoğun tadı olan sarımsağı yetiştirmeye çalışıyordum. Mevzu: sarımsak yazısında açıkladığım taktikleri ve miktarları keşfettiğim sene. Öyle bir sarımsak yetiştirecektim ki Taşköprü sarımsağı çerez kaçacaktı. O sene öyle de bir sarımsak yetiştirdim ki, dişi bir başa bedel! Sarımsağı ve toprağı çözdük de annemin sarımsak aşkına çare bulamadık bir türlü. Her yemekte ayrı yamulduk. Hatta zeytinyağlı fasulyenin yanında bile bayıldığımız oldu :)
Kaç santim arayla ekilir, toprağı nasıl hazırlanır sorularına cevap bulunca geriye tek bir soru kaldı. Mantar hastalığına dirençli sarımsak var mı? Varsa hangisi?
Belki biliyorsunuz, belki bilmiyorsunuzdur. Havalar nemli geçerse -ki baharın olayı o- ilkbaharda sarımsağa hastalık gelir. Yaprağını sapsarı sarar, rekolte düşer, ürünün kalitesi düşer. Üreticiler bunu engellemek için basar ilacı. Organikçiler de kükürdü (bilmeyenler de bakırı). Sarımsağın içini yiyoruz zaten diye gönülleri de rahat, önerilen doza bakmaz kimse. Basıyorlar ilacı.
Yapılması gereken temiz çalışmak, sarımsağı korumak. Ekim nöbetine dikkat etmek, hasta yaprakları tarladan uzaklaştırmak. Yapraksız kurutmak.
.
Mantar hastalıklarına dirençli, dev gibi büyüyen bir çeşit var. Adı fil sarımsağı. Sarımsak ile parasının arasında, sarımsak gibi tadı olan, pırasa gibi büyüyen normal sarımsağın üç dört katı büyüklükte olan bir çeşit. Tadı bizim Taşköprü kadar yoğun değil. Dev gibi olması aldatmasın, fil sarımsağının bir dişi ile marketteki sarımsağın bir dişi aynı ölçüde kullanılıyor. Sarımsak gibi ekiyorsunuz, sarımsak gibi yetiştiriyorsunuz, yalnız 15-20 cm arayla değil de 30- 40 cm arayla ekin derim.
Çok yıllık, bahçede ekip unutabilirsiniz. Çiçekleri dev gibi ve çok güzel. Sarımsak çiçeğini neden sevilmez bilmiyorum, ancak ben seviyorum. Benimle birlikte onlara çeşit bahçe yararlısı da. Dev beyaz, mor küreler hayal edin bahçede. Tam tamına permakültür bitkisi.
Sarımsağa musallat olan hastalıkların çoğu bu çeşide etki etmiyor. Bu yüzden İstanbul ya da Bolu gibi nemli ve serin havası olan bölgelerde sarımsak yetiştirmek için ideal. Güneyde de ekebilirsiniz, Gelibolu’da da büyük büyük başlar aldım.
.
Gelelim bu sarımsağın fiyatına. Odadaki file. Fiyatı neden yüksek? Kendisi pahalı çünkü. Yurtdışında bir baş fil sarımsağı 15-35 euro arasına satılıyor. On beş euroya satılanları almazsınız, ezik, küçük olanlar. 35 euroluklar devler, yumruk büyüklüğünde olanlar. Aldık, bulduk, ektim. Üç senede çoğalta çoğalta fiyatını 8 euroya kadar düşürebildim. Tahminim üretim arttıkça – bir üç sene sonra- 5 euroda dengeleneceği, ki mevcut sarımsak fiyatı da ondan çok farklı değil. Fiyatı fazla gelebilir, ancak durum bu.
.
Peki almalı mı almamalı mı? Almalı. Bence permakültürle ilgileniyorsanız bahçenizde muhakkak olması gereken bitkilerden. Aletlerde dediğimi tekrar edeceğim: Bizde yoktu, var artık. Benim gibi 25 euro vermenize de gerek yok, 8 euroya işi çözebiliyorsunuz. Güzel güzel yetişsin bahçenizde, bol bol ürün alın. Gören dönüp tekrar baksın, böyle sarımsak mı olur desin. Bahçenizi dolaşırken futbol topu büyüklüğünde koca beyaz topları gören şaşırsın kalsın :)
.
Not: Bu sarımsağın hikayesini komple bana özel değil. Hikâyenin diğer kısmı benim değil, bana düşmezdi anlatmak. Ancak bilinsin ki bu çabayı gösteren ilk kişi ben değilim. Olmasalardı muhtemelen birkaç yıl daha beklerdik.
Not 2: Sıradaki bitki çok değişik bir bitki. Bu sezona yetişirse
sayfada olacak. En çok biyokütle üreten, malç bitkisi o. Saz ile mısır arası,
kesip kesip bahçenizde kullanabiliyorsunuz. Adı bulmaca gibi kalsın şimdilik :)