24 Kasım 2025 Pazartesi

çalakalem: zeytin 2025

Bu seneki zeytinin hikayesi 2023 yılında başlıyor. Çok uzun değil, ilk yılları hızlı hızlı geçeceğiz :)

2023: Müdahalesiz Sene

Ne kadar tahrip olursa olsun bir bahçeyi, bostanı, ormanı, çölü – herhangi birini- kendi haline bırakırsanız bir süre sonra kendince bir dengeye ulaşır. Bu hale biz kararlı durum diyoruz ( https://kirpininburnu.blogspot.com/2022/10/kavram-kararllk.html ). Esasında bu durum sabit değil, ancak ekolojik döngüdeki bir sonraki kararlı duruma geçinceye kadar değişim bariz değil, usulca ilerler. Çayır uzun yıllar çayır olarak kalır, sonra çalılar büyür, onlarca yıl sonra ufak ufak ağaçlar yer edinmeye başlar. Hepsi birbirini takip eden kararlı durumlar.

O yüzden kendi halinde takılan bir yere müdahale etmeden önce karşınızda çalışan, sağlıklı bir kararlı durum -dengede- olduğunu bilmeli ve ona göre müdahale etmek gerekiyor. Amacımız bu kararlı durumu kendi lehimize çevirmek, ama usulca. Bodoslama bahçeye dalar kafanıza göre budama yaparsanız ya ağaçların tamamını kaybedersiniz ya da deli gibi ot öldüren, böcek öldüren yani kısacası hayat öldüren atmanız gerekir. Kısacası doğada da mühendisliğin ilk kuralı geçerli: çalışan şeye dokunma.

2023’de zeytinlere hiç dokunmadım. Fukuoka’nın Müdahalesizlik prensibini birebir uyguladım. 120 küsür kg zeytin aldım (ağaç başına 1,5 kg’dan az), 30 lt’den biraz daha fazla yağ çıktı. Bütçeden dolayı (yağ çıkartıncaya kadar analizlere zaten tonla harcamıştım) bu yağı analize göndermedim, ancak herkes yedikleri en meyvemsi tadı olan, hafif ve lezzetli yağ olduğunu söyledi.

Bu yılı boş geçti sanmayın. Müdahale etmemek demek gözlem yapmamak, kayıt tutmamak ya da analiz yapmamak demek değil. Aksine hepsini yapmanız gerekiyor. Bahçede hangi hastalıklar mevcut, hangi böcekler var. Kim kimi yiyor. Toprağın durumu ne? Ağaç hangi besinleri alamıyor? Bu ve benzeri onlarca soruya cevap vermek için ağaçları her gittiğimde inceledim, kayıt tuttum. Aklınıza gelecek her şeyin fotoğrafını çektim. Siz de tutun, ilerleyen yıllarda faydasını göreceksiniz.

Bu prensibi göz ardı ettiğim elmalarda ne oldu peki? Bir şekilde baskı altında duran hastalıklar saman alevi gibi yayıldı, ağaçları tek tek kaybediyoruz. İlaçlama dahi fayda etmiyor, ziyarete gelen ziraat mühendisi hastalık daha yayılmadan bunları sökün dedi. Biyokömür loadin…

İlk yıl her zaman gözlem senesidir.

2024: İlk Müdahale senesi

İlk yılki gözlemlerde ağaçların şekil budaması gerektiğini gördüm. Bahçede aklınıza gelecek her tür hastalığın olduğu ancak kararlı durum nedeniyle baskı altında tutulduğunu gözlemledim (listedeki mantar hastalıklarının neredeyse tamamı var). Yaprak ve toprak analizlerinde toprakta ciddi dengesizlikler olduğunu ve bu dengesizliğin rekolteyi düşürdüğünü gördüm. Toprakta yanlış uygulamalardan bakır biriktiği aşikardı. Bor ve çinko neredeyse hiç kalmamış.

Organik zeytin yetiştiriciliği ile ilgili kitapları ve kaynakları topladım. Bu kaynaklara göre bir uygulama programı oluşturdum (tuzaklar vs).

Kış yağışları başladıktan sonra toprağı çapalamadan yüzeyden mineral dengesi için gerekli gübre karışımını uyguladım. Bostan, çayır ve meralara uygulanması gereken dozajlar kitaplarda yazılı ancak halihazırda fidan ekili bahçeler için dozaj tablosu yok.  Hele hele zeytinlikler için hiç yok. Sebebi basit, kafası çalışan kimse ağaçları diktikten sonra mineral dengelemesi yapmaz, önce yapar sonra diker :) Bu yüzden bostan şartlarına önerilen ilk yıl dozajını üçte bir oranında uyguladım.

İlk yıl gözlemlediğim mantar hastalıkları açıkçası beni ürküttü. 2024 yılı ocak, şubat aylarında ağaçların dörtte birine şekil budaması yaptım. Kesiklerin hepsine bakırlı aşı macunu sürdüm. Budamayı takiben ağaçların hepsine bordo bulamacı uygulaması yaptım (önerilen dozajın yarı dozajda).

Mantar hastalıkları sıkıntı yaratmadı. Ancak mineral dengelemesiyle hızla büyüyen zeytinler kuraklık bastırınca zayıf düştü. Kurulan tuzaklar yeterli olmadı, zeytinlerin hepsi yaz ortasından itibaren döküldü. Bir tane bile zeytin alamadık. Zaten yok senesiydi, ancak sezona kuvvetli başlayan ağaçların ürünü tümden dökmesi üzdü.

2024 yılı bordo bulamacının etkilerini ve organik tarımda tavsiye edilen uygulamaları (tuzaklar vb) gözlemleyerek geçti. Toprağı çapalamadım.

2025: Üretim Başlıyor

2024 yılında organik zeytin yetiştiriciliği kılavuzlarında tavsiye edilen uygulamaları harfiyen yapmama rağmen sezon hüsranla bitince 2025 yılında gözlemlerim ve hislerimle devam etmeye karar verdim. O yüzden saçma şeylere zaman harcadım, biraz fazla ileri gittim, bazı şeyleri de abarttım :) Ayrıntılar aşağıda.

2024-2025 kışında budama yapmadım. Ayrıca 2024 yılında hasat yapmadığımız için dallar zedelenmedi. Mantarın girebileceği yaralanmalar olmadığı için klasik bakır/kükürt vb uygulamaları 2025 yılında yapmadım. Koruma olmadan başlamak en gergini. Hele bir önceki sezon bir kilo bile zeytin toplamamışken hehe. Risk budur! Zeytinlere yapraktan mineral vermeye karar verdim. Bu noktada bir kafa karışıklığı var. Zeytinlere yapraktan gübre vermedim. Yapraktan gübrelemek ile benim yaptığım şey farklı. Açıklayayım.

Zirai üretimde mantar mücadelesi dendiğinde bakır ile kükürt geliyor akla. Bordo bulmacı, diğer bulamaçlar, ilaçlar hep bu ikisinden birini esas alarak kullanılıyor. Ancak bu zirai ilaçlar -ister organik olsun ister olmasın- doğal hayatı dümdüz ediyor. Bir tek zararlıları değil yararlıları da gümbürtüye gidiyor. Kükürt bakıra kıyasla bir tık daha iyi ancak ekosistemi sıfırlamak istemiyorsanız onu da dikkatli kullanmanız gerek.

Pekii bakır kullanmadan ticari üretim yapmak mümkün mü? Organik üretimin ötesine geçebilir miyiz? Bu konuyu araştırmış Helen Atthowe’nin eşi Carl Rosato. Helen ağır doğal üretici, Fukuoka’nın öğrencisi. Carl da mineral dengeleme taraftarı. Carl’ın çalışmaları daha çok şeftali, elma gibi ağaçlar üzerine. Zeytine uyarlanması yok. Maalesef kitabı yok, talihsiz bir kaza yüzünden kitap yazamadan ölmüş. “Mineral mix bloom spray” diye aratabilirsiniz. Ayrıca şuraya da bakın: https://eorganic.org/node/14129

Carl ne yapmış? Özetle ağaçlara belli dönemlerde (çiçek açma gibi) mineral spreylenirse ağacın kendi savunma mekanizmasının güçlendiğini, yeterli olduğunu ve zararlı etkisini büyük oranda kestiğini gözlemlemiş. Ticari üretimde satılabilir ürün oranı %90-95 arasındayken, bu uygulamalarla %85-90 arası elde ediliyor. Zehirsiz büyük ölçekli üretimde %85 oranı gerçekten çok etkileyici. Mineral karışımlarını çalışmış, maliyetleri hesaplamış, bahçedeki yararlı ve zararlı böcekleri gözlemlemiş, kayıt altına almış. Merak ediyorsanız Helen Atthowe’nin kitap ve yayınlarını bir de eorganic[.]org sayfasını inceleyebilirsiniz. Bir başka ifadeyle zeytinlere ilaç uyguluyoruz, ancak bu ilaç öldüren ilaçlardan değil, iyi gelen ilaç- annenizin tavuk çorbası gibi. İyi gelen, güçlendiren şeyler, mineral ve vitaminler. Supplement. Instagram’da paylaşım yaparken ilaç diye bahsedince büyük karışıklığa neden oldu. Affola. Kimayasal ilaç değil, destek, iyi gelen bişi. Carl ile Helen zaten bu uygulamalara ilaç ya da takviye demek yerine Pest Suppressive Organic Farm Strategies diyor, yani zararlı nüfusunu bastıran uygulama (stratejileri).  

Önceki yıllarda Kirpi’de Carl’ın çalışmalarını esas alıp denemeler yaptım ve dediklerinin doğru olduğunu gözlemledim (malum bu camiada palavra satan çok kişi var). Bu uygulamaları zeytine uyarlamaya karar verdim. Kabaca ocak ayından itibaren zeytin ağaçlarına her ay uyguladım. Bu karışımın içindekilerin oranlar bitkinin gelişimine göre değişiyor. İlki Carl’ın mineral takviyesi, ikincisi amino asit, üçüncüsü de kaolin kili. Sezon başından çiçeklenmeye kadar Carl’ın karışımı ağırlıklıyken, çiçeklenme döneminden sonra amino asit, yaz ortasından sonra da kaolin kili ağılıkla gittik.

Carl’ın karışımını zeytine nasıl uyarladığımı ve sezon içinde nasıl değiştiği paylaşmayacağım. Kusura bakılmasın, ticari sırdır zira. Lakin siz de benzer bir uygulama yapmak istiyorsanız Gübretaş micro adlı ürününü kullanabilirsiniz. Aynı sonuçları almayacaksınız ancak ortaya çıkacak farkı bariz bir şekilde görebilirsiniz. Önerilen dozajların yarısını kullanmanız fazlasıyla kâfi (aynı durum amino asit ve kaolin kili için de geçerli).


Zeytinde zararlı mücadelesi için tuzak kullanılıyor. Tuzakların nasıl kurulduğu ile ilgili onlarca youtube videosu var. Lütfen formülleri için videoları youtube’da aratın, tarım ilçe’nin sayfalarını araştırın. Kısaca özetlemek gerekirse sinek ve güveleri çeken iki tip tuzak var, biri DAP gübresiyle hazırlanan diğeri de melas ve şeker ile hazırlanan. Bence DAP daha etkili ancak bahçenize şişede dursa bile kimyasal gübre sokmak istemiyorsanız şeker tuzağı da kurabilirsiniz.

Tuzaklarla ilgili bilmeniz gereken iki şey var. İlki zirai üretimde tuzaklar sinek mücadelesinde kullanılmıyor. Tuzağı kuruyorsunuz ve bekliyorsunuz. Sinek gördüğünüz anda kimyasalı basıyorsunuz. Sonra gene, sonra gene. Zeytin en çok ilaçlanan bitkilerden biridir. Tuzaklar size bahçedeki sinek nüfusunu gösteriyor, sinekleri kontrol atında tutmada kullanılmıyor. Bizde öyle değil tabii, biz tuzakla sinek nüfusunu baskılamaya çalışıyoruz. Uygulamadaki farklılık bundan.

Uygulamadaki ilk farklılık, tuzakları koyup unutmadım. Her 10-15 günde bir yeni tuzaklar koydum, her 10-15 günde bir eski tuzakları yeniledim. Ağaçlar sezon sonuna doğru yılbaşı ağacı gibi oldu. İkinci farklılık ise dozaj. İlk ay denilen dozajlarda tuzaklar koydum. Ancak sonra fark ettim ki dozaj standardı bizim koşullara uygun değil. Konvensiyonel üretici önerilen dozajda 4-5 sinek görünce ilacı basması gerektiğini anlıyor. Bizim bir şey anlamamıza gerek yok, tuzak oradaki seneklerin hepsini yakalamalı. Bu yüzden tavsiye edilen formülü göz ardı ettim. Kimi tuzaklara yarım doz, kimilerine 2-3 kat kimilerine 5 kat daha fazla DAP koydum. Bu şekilde kontrolden çıkmak üzere olan sinek problemi tekrar baskılandı. Her sineğin keyfine uygun dozajda tuzak var :) Pekmezli melaslı tuzak için de aynı durum geçerli.

Tuzakları nereye asmanız gerekiyor konusu hep sorulur. Önce zeytinlikteki sinekleri ağaçlardan uzağa çekmeye çalışıyoruz. O yüzden ilk tuzakları dışarıdaki tellere astım. Sonra zeytinlere yakın ağaçlara, sonra en dıştaki zeytin sırasına. Böyle böyle en ortadaki kadar geldim. Sonra da ikinci, üçüncü, dördüncü tuzakları astım. Ağustos sonuna kadar her 10-15 günde yani tuzaklar astım, eskilerini yeniledim.

Gözlemlerim şöyle: Bu tuzakları dışarıdan içeri sıralama stratejisi işe yarıyor ancak kısıtlı. En büyük hasar en ortadaki ağaçtaydı. Demek ki ilk tuzakları asarken hem en dışarıdan hem de en içeriden başlamak gerekiyor. Seneye ortaya da tuzak asacağım.

İncir ağacı zeytin sineğini çekiyor. Bu bilgi kesinlikle doğru. Ancak kışı geçirdikten sonra sinekler incir ağacından zeytinlere geri yayılıyor. Yani şayet incirdeki sinekleri engellemezseniz etkisi olmuyor :) İncire en yakın tuzaklar sinekle doldu. Ağzına kadar! Bu yüzden dışarıdan içeri doğru tuzak asarken, incirin etrafını da bir iki tur dönmekte fayda var.  Zeytinlik tasarlarken her 4-5 ağaçta bir incir dikmekte fayda var hem tuzakları asmak için hem sinek kontrolü için.

Kısa not olarak: kaolin kilinin bahsedildiği kadar etkili olduğunu görmedim açıkçası. Ya benim deliler gibi tuzak asmamdan ya da mineral uygulamalarından. Hatta kaolin kili içerdiği potasyum yüzünden ürün kalitesini düşürmüş bile olabilir. Fazla potasyum ürünün tadını boşaltıyor. Birçok organik üretici toprakları iyileştikten sonra ürün tadının düştüğünü ifade eder, nedeni eklenen kompost ile topraktaki potasyum seviyesinin haddinden fazla yükselmesi. Mineral dengelemesinde bu yüzden potasyuma fazla yüklenilmez. Bu seneki yağın tadı daha yoğun olabilirdi. Bence bu durum kaolinden kaynaklandı.

Ağustos ayında suyumuz bitti. Zaten zeytinleri sulamıyordum, ağaçların altındaki toprak iyice kurudu. Sulamadım çünkü zeytin sineğini coşturmak istemedim. Ancak ağaçlar solmaya, zeytinler iyice kurumaya ve dökmeye başlayınca her ağaca haftada bir beşer kova su döktüm. Bu gayet yeterli oldu.

Yabani ot kontrolü ve çapa konusuna gelecek olursak, çapa yapmadım. Ot biçme tarihlerini Helen Atthowe’nin bahsettiği prensipleri gözeterek yaptım. Kuraklığın en son günlerinde bile ağaçların altı yeşil ot ile kaplıydı. Çapa yapmıyorsanız otu ne zaman kestiğiniz çok önemli. Kitabını okumanızı tavsiye ederim.

Ağaç başına 25-50 kg arası ürün aldık. Yüzlerce kilo zeytinle başa çıkamayacağımız için zeytin hasat makinesi almamız gerekti. O da sağlam masraf oldu bize :)

.

Gelelim hasat ve yağ sıkımına. Zeytin hasadı meyve bakarak belirlenmez (ziraatçiler dövecek beni :). Brix değerine bakarak belirlenir. Brix denen şey sıvının içindeki katı maddeleri (şeker gibi) ölçerek belirleniyor. Refraktometre denen bir aletle bakılıyor. Kelimeler sizi korkutmasın, çooook basit bir şey esasında. Meyveyi ya da yaprağı iyice sıkıyorsun ve suyunu aletin üzerine damlatıyorsun. Dürbün gibi bir şey zaten, baktın mı değeri görüyorsun. Bitkide ne kadar çok şeker var ise değer o kadar büyük. Ne kadar çok şeker var ise o kadar rahat büyümüş, su ile şişirilmemiş, mineral değeri o kadar yüksek. Tabi her bitkinin meyvesinin, yaprağının değerleri farklı. Tabloya bakıp karar veriyorsun.

Şimdi üzüm gibi meyvelerin hasadında – çok kabaca ifade edersem- şekerinin en yüksek olduğu zamanı bekliyorsun. Brix en yüksek olduğu anda hasat ediyorsun (bu bilgi tam olarak doğru değil ama idare edin). Zeytinde durum farklı. Biz zeytinde şekerini hasat etmiyoruz, yağını hasat ediyoruz. Zeytin bütün sezon şeker biriktiriyor ve sezon biterken o şekeri yağa dönüştürüyor. Yani hasat vakti gelen zeytinin brix değeri düşüyor. En düşük olduğu anda da hasat etmiyorsun, onun bir hesabı var. Usul bu ama.

Doğal üretim, kaç tane peygamber devesi yumurtası temizledik bilmiyorum, kaç tane örümcek, kaç tane uğurböceği girdi çıktı bu kasalara :) 

Kuraklıktan mıdır, cinsinden midir, yoksa bu sene çok iyi baktık diye midir bilmem bizim zeytinlerin brix değeri fabrikalar açılmadan 3 hafta önce düştü. Üç hafta! Doğru zamanda hasat edebilseydim Polifenol değerinin binin üstünde çıkması gerekiyordu, maalesef 300 civarı çıktı (binli değeri hesaba göre, 300 analizden). Göz göre göre bekledik, gözümün önünde değerler düştü. Bu değerlerin düşmesinin bir diğer nedeni de malesef fabrika. Ne kadar iyi zeytin yetiştirmiş olsak da aynı fabrikaya götürüyoruz ve sıkım herkes için aynı. Umarım bir gün kendi sıkım tesisimi kuracağım ve hakkıyla sıkacağız.

Buradan kalitesiz kötü yağ çıkardım sanılmasın. Yağ haddinden lezzetli. Salatada bile fazla gelebilir, sabah tabağa dökün bana bana yiyin. Ya da her gün yarım kaşık için. Zehir gibi acı yağlardan değil, yuttuktan sonra kendini hissettiriyor ama o kadar. (zehir gibi acı yağın ne espirisi var inanın hiç bilmiyorum). Lezzeti içindeki yağ bileşenlerinden dolayı değil, minerallerden dolayı. Bence bir tık daha dolu olabilirdi tadı (kaolinden diye yorumluyorum) bir de sıkım tarihini doğru tutturmak gerekiyor. Napam, seneye koca fabrikayı erkenden mi açtırsam? Hehe.

Keten çuval kullandım, en kısa sürede sıkıma götürdüm. Bildiğimiz en temiz çalışan fabrikaya götürdüm. Buna rağmen orada gördüklerimi instagramda paylaştım, neler vardı neler.. İyi ki bizim zeytinlerle karışmadı.

2026 bizim yok senesi. Daha doğrusu budama senesi. 2024 gibi olabilir, ürün alamayabiliriz. Belki de alırız. İnanın bilmiyorum.

Bu yılın yağ analiz sonuçlarını görmek isterseniz bana Instagram’dan mesaj atabilirsiniz.